BEN HAZMETTİM! SIRA SİZDE!

Sevgili takipçilerim, seçim sonuçlarını anca hazmettikten sonra tekrar sizlerleyim. Malumunuz damarlarımda Karadeniz'in deli kanı dolaştığı için bazı şeyleri hazmedebilmem normal insanlara oranla biraz daha fazla zaman alıyor.

Fakat sevdam olan Karamürsel'de sevgi ile gelen ve 15 yıl seve, seve bu ilçe halkına başkanlık yapan İsmail Yıldırım tekrar başkan seçildi.

Tam İsmail Yıldırım'dan beklediğim ve beni hiç şaşırtmayan her zaman ki üslubu ve kıvrak zekası ile son viraj da ipi göğüsledi.

Helal olsun. Gemisini yürüten kaptandır!

Bu süre zarfında kırdı, döktü, ağır sözler söyledi ama sonuna da hemen ekledi. Seçim bitince bu ilçede kimseyle, özellikle eski dostlarımla kesinlikle küs kalmayacağım dedi ama seçim bitince daha mazbatayı almadan ilk önce en yakınındaki dostlarını, ağabeylerini kırıp, dökmeye başladı.

Ben demiştim demeyeceğim, ben zaten kimin kaç okka geldiğini çok iyi biliyorum. Maskenin altında neler var çok iyi biliyorum. Bu yaşıma kadar şuna defalarca şait oldum. İnsanlar en büyük hatalarını, kendilerini en güçlü ve dokunulmaz sandıkları anda yaparlar ve film kopar.

Mehmet Özalay ve Ahmet Çalık'tan gerçekten çok umutluydum. Çok naif, temiz, pırıl, pırıl heyecanlı adaylardı. Fakat bu ilçede 19 bin üzerinde Ak Partiye oy veren seçmen olduğu gerçeğini hiçbir zaman göz ardı etmeden sonucu sabırla bekledim.

İlçemizi sözde değil, yapacakları icraatlarla ilerilere taşıyacağına inandığım Mehmet Özalay ve icraatlarını yıllardır gösterip ilçe için birçok çalışmaya imza atan Ahmet Çalık için çok umudum vardı, fakat Karamürsel halkının sandığa giden çoğunluğunun takdiri İsmail Yıldırım'dan yana oldu.

Fakat şunu söyleyeyim, İsmail Yıldırım'ın gerçekten iyi bir ekibi varmış.En azından seçim sürecinde bunu gördük. Bir seçimi kazanmak için adayın tabiî ki büyük önemi var! Fakat adayın olduğunun daha fazlası ekibinin başarısı olduğunu çok iyi biliyorum.

Başarı tesadüf değildir diyorum ve tebrik ediyorum ekibini.

Hayatımın her safhasında yaşadıklarımdan bir ders almaya çalıştım.

Yapabildiğim kadar yapabildim.

Her zaman çok çalıştım, çalışmayı hep çok sevdim.

Oturduğum yerden başkalarının yaptığı işleri, kazandığı paraları hiç takip edecek zamanım olmadı. Aksine sektörümde benden başarılı kişi ve kurumların başarı öyküleri ile kendimi sürekli geliştirmeyi yeğledim.

Hatalarımı, eksiklerimi bulmaya çalıştım.

Daha çok başarı için daha fazla çalıştım.

Kendi doğrularımı benim doğrularım kesinlikle en doğrusudur diyerek kimseye kabullendirmeye çalışmadım.

Farklı fikir ve görüşlere her zaman önem verdim ve doğrularımı bunlarla her zaman harmanladım.

Nasıl ki, seçim öncesi ve sonrası İsmail Yıldırım'a oy veren ve sevgi duyan binlerce hemşerilerime duyduğum saygı ve sevgiden ötürü diğer adaylara yer verdiğim gibi İsmail Yıldırım haberlerini de aynı şekilde yaptım ve yapmaya devam ediyorum.

Fakat İsmail Yıldırım'ın bu ilçede basın yok!

Benim mama vermediklerim hakkımda kötü haber yapıyor gibi ahlaksız sözleri hala kulaklarımda. Bizler Yıldırım, hakkında olumlu binlerce haber yaptık ve bir delikli kuruş ne aldık, nede almak için bir girişimde bulunduk.

Zaten bunca saldırının ve yaşadığımız sıkıntının en büyük nedeni ve özeti bu!

Kalemimizi güce satmadık!

Bizler para kazanmaktan daha çok insan kazanmayı yeğledik.

Büyük başarıları büyük paralarla değil, insanların bizlere olan inanç ve güveni ile olacağına inandık. Çok para kazanmadık, fakat çok fazla insan kazandık.

Bu nedenle böyle kısa bir sürede, bu denli fazla büyüdük.

Fakat bunları oturduğumuz yerden birilerinin dedikodusunu yapıp yapmadık!

Çok çalıştık ve çalışıyoruz.

İlçe ve çevresinde gece, gündüz, yağmur, çamur demeden bin bir zorluk ile canla başla çalışarak haber yapabilmek için çok büyük sıkıntılarla uğraşarak halkın doğru ve tarafsız haber almasını için hep çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz.

Memleketimin ve yaşayan insanların dertleri ile dertlendik.

7 den 70'e her kesimin dikkatini çeken formatlarda haber ve gazeteler yaptık ve yapıyoruz.

İlçe geneli başta olmak üzere bölgemiz genelinde yaptığımız özel ve genel haberler ile bölgenin sesini Dünyaya duyuruyoruz.

İlçemizi ve bölgemizi yerel ve ulusal basında en iyi şekilde temsil eden bizlere, sırf nefsine ve kibrine yenik düşen bir belediye başkanının sarf ettiği ağır sözler, ekibimin ve bizi takip eden binlerce kişiye büyük bir saygısızlıktı. Böyle bir tutumu hiçbir zaman hak etmedik.

Bizler tarafsız ve ilkeli haber yapmak için elimizden gelenin en iyisini yapmak için gece, gündüz didindik/didiniyoruz.

Çünkü bu ilçeye yıllardır belediye başkanlığı yapmış kişiye kullanılan oydan çok daha fazla kişi her gün bizleri takip ediyor. Bizler bu büyük sorumluluğumuzun her zaman farkında olduk. Bizlerin kişiliğini yansıtacak şekilde hareket ettik.

Gerek yerel, gerek ulusal kanalların temsilcilikleri ile ilçe ve bölge genelinde çok büyük bir kesime yıllardır hitap ediyoruz. Takipçilerimiz bazen 10 yaşında bir kız çocuğu oluyor, bazen 60 yaşında ton, ton bir dede. Ben ve ekibim her zaman bunu düşünüp, buna göre hareket ettik ve etmeye devam ediyoruz.

Kardeşim Uğur Buber ile gazeteyi kurarken tek bir amacımız vardı, sevdamız olan Karamürsel'in üzerine yapışan keneleri bir, bir ortaya çıkartarak mazlumun yanında, zulmün karşısında olmaktı.

Bu süreçte vicdan süzgecimizden geçmeyen hiçbir habere yer vermedik. Evet, bu sektöre ilk girdiğimiz çömez dönemlerimizde bizden çok daha büyük bilgi ve tecrübe sahibi olan büyüklerim beni/bizi çok yanlış yönlendirdi ve maşa olarak kullanmaya çalıştığını fark ettiğim gün ilişkilerini kestim. Fakat içimde büyük bir yaradır bu. İnandığınız insanın ihaneti çok acı oluyor çünkü.

Sonra ihanetin asıl nedeni ortaya çıkmıştı hoş.

Hamamda keselenip kıvama getirerek aslında nasıl bir zavallı olduğunu kendi kendine bütün ilçeye gösteren kişi daha sonra uşak olmaya devam etti gizli, gizli hizmet ettiği kapılara!

Hamd olsun bu süreçte mabedimize girerek şahsıma ve kurumuma zarar verebilmek için çırpınan düşmanıma bile kahpelik yapmak aklımın ucundan bile geçmedi. Oysaki ardında bıraktığı onca belge ve delil hala arşivimde duruyordu.

Anladım ki, kahpelik insanın özünde oluyormuş. Sonradan ne kadar zorlasanız da, olmuyor yapılamıyormuşsunuz.

Gazete benim gazetem ve onlara izini ben verdiğim için bütün sorumluluk benim dedim. Gereken kişilerden özür diledim, gereken kişilere bilmeyerek de olsa yapılan hatanın diyetini ödedim.

Elimdeki imkânları yâda İsmail Yıldırım'ın değimi ile dedikodu ya da varsayımları. Birilerinin ekmeğine kan doğrayacak, birilerinin hayatına ve ailelerine büyük zararlar verecek, birilerinin yaptığı büyük ahlaksızlıklar sonucu ilçede büyük zümreleri etkileyecek haberleri yapıp ne ilçenin huzurunu bozdum, nede seçim sürecini gerip ilçede insanları bir birine kırdırdım.

Bu iddiaları ortaya atan, bizlerle bilgi paylaşan kişilere kapalı kapılar ardında değil, delil ile ispat ile açık alanda konuşa bilecek herkesin yanında olacağımı, sonuna kadar işin takipçisi olacağımı söyledim, fakat kimsenin tetikçiliğini yapıp tek taraflı bir habercilik yapmadım.

Bu yaşıma kadar ticarette ciddi paralar kazandım hamd olsun. Ne krediye, nede borca bulaştım. Her zaman ayağımı yorganıma göre uzatmaya çalıştım. Doğrularımın yanında elbette birçok yanlışımda oldu. Fakat bu yanlışlarımı kimsenin üzerine yıkmaya çalışmadım.

Kapımı da, gönlümü de kimseye mühürlemedim. Fakat edepsizlikte devam eden hiç kimseye de, makam, mevki, para sahibi diye eyvallah da demedim.

Mükemmel bir insan olmadığımın her zaman farkında oldum, fakat en iyisini yapabilmek için sürekli çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum.

Son iki yıldır ülkemizin içinde olduğu dar boğaz nedeni ile ticaret ne kadar durma noktasına gelse de dayanmak için mücadele ettik, hiç utanmadan, çekinmeden kollarımı sıvayıp kardeşlerimle tezgâha geçip yemekte yaptım, serviste yaptım.

Ama kimseye borçlanıp, kimseye boynumu eğmedim. Allah (cc) dan başkada kimseden bir şey beklemedim. Aslanlar gibi kardeşlerim ile her birimiz çarşı, pazarda çocukken gezdiğimiz gibi şimdide çocuklarımız ile dimdik gezmeye devam ediyoruz.

Üç evladım var.

Şu hayatta tek kırmızı çizgim herkesin olduğu gibi benimde ailem.

Şahsım için yapılan şeylere sabır gösterebilir ve katlanabilirim (sınırlarım çok zorlanmazsa) ama mevzu ailem olursa gemiler yanar.

Bana kahpelik yapmaya çalışıp, türlü, türlü ayak oyunları yapan kişilere bile adamlık yapıyorsam, sınırlarımı sonuna kadar zorluyorsam bunun tek nedeni onurlu bir hayat yaşamaya çalışmam ve evlatlarıma onur ve gururla taşıyabilecekleri bir soyadı bırakmak içindir.

Şahsım, kardeşlerim ve oğullarım bu memleketi çok seviyoruz. O yüzden üç evladım burada doğdu. O yüzden sevdam olan Karamürsel'in üzerinde gezen kara bulutlarla derdim. Bu memlekete faydası olan hiç kimsenin dinini, dilini ayırmadan başımın tacı yaptım.

Fakat bu memleketi sömüren, ihanet eden, kahpelik eden, uyuşturucu ile zehirleyen, bu ilçede büyüyecek çocukların geleceğine, bu ilçenin geleceğine göz diken her kurum ve şahısın karşısında durdum.

Siyaseti hiçbir zaman anlayamadım.

Zaten anladığım gün içine gireceğim.

Fakat gözlemlerim sonrası edindiğim ufak, tefek tecrübelerim oldu.

Siyasette yazılı olmayan, fakat herkesin uyguladığı bazı şeyleri kabul edebilirim.

Siyaseten başkan seçilen memleket için yıllarını veren, gençliğini veren, ailesine ayıracağı zamanı memlekete ayıran kişi veya kişiler tabiî ki akrabalarını, arkadaşlarını, destekçilerini kayıracak. Elinde olan imkânları ilk olarak bunlar için kullanmaları en doğal hakları. Buna kimsenin ses çıkartmaya hakkı yok. Bu benim fikrim. Benim bakış açım.

Fakat yakınlarındaki kişilerin bile adalet ile kayırılması gerektiği düşüncesindeyim!

Memur yapılacaksa sadece akrabalar değil, çevrelerinde bunu hak edenlerde yapılmalı!

Memleketi parsel, parsel yakınlarına kendine kıyak olarak sunmasın ama!

Bir garibin sesi duyulmaz nede olsa değip, hakkını parçalayıp rant yaratmasın ama!

Olmayacak işletmeleri milletin gözüne sokarak yapmayacak/yaptırmayacak ama!

İstediğini alamayınca kimsenin ocağını başına yıkmasın ama!

Bu memleketin parasını, hakkını yemesin, yedirmesin ama.

Lafla, sözle değil bunları icraatla yapması gerektiğini düşünmekteyim.

Yoksa her yere spor, adalet, huzur başlıklı afişler asmak ve mesaj vermekle değişen hiç bir şey olmuyor ilçe genelinde, reklamdan başka!

Makamlar, mevkiler gelir geçer çünkü.

Bu ilçede bilmesi gereken herkes, kimlerin ne halt yediğini aslında çok iyi bilir!

Fakat Cami ve Minare ilişkileri öyle güzel hazırlanır ki, kılıfın altında minare olduğunu kimse söylemez. Çünkü söylese de kimsenin bir şey yapamayacağını herkes çok iyi bilir.

Şimdi İsmail Yıldırım'dan beklentim şu!

Önce kapısının önünden başlaması.

Hani her mitinginde kendi ağzı ile dile getirdiği söylemini hayata geçirmesi.

Ali Kocabıçak gibi bir insana söylediği bana göre çok ağır iftiraları kanıtlamasını isterim.

Bunlar kanıtlandıktan sonra, elinde olan delil veya kanıtlar var ise kamuoyu ile paylaşmasını isterim!

He, yok ise çıkıp özür ve af dilemesini beklerim.

Ali Kocabıçak yıllarca Ak Partiye ve Karamürsel'e hizmet etmiş bir kişi.

Derseniz tanır mısın?

Vallahi 3 kere seçim zamanı toplamda 15 dakika görüştüm ama yıllardır bu memlekete olan emeklerini kendisi ile samimiyetim olmasa da görmemezlikten gelecek kadar nankör değilim.

Çünkü ben hangi partiye mensup olduğuna değil mağduriyete bakarım. Vefanın sadece bir semt adı olmadığını iyi bilirim.

Ali Kocabıçak yeni dönemde belediye meclis üyesi seçilerek bu sefer farklı bir partiden yine Karamürsel Belediyesi meclisinde bu ilçeye yıllardır olduğu gibi yine hizmet etmeye devam ediyor.

Mikrofonların önünde alenen söylenen sözlerin, yine mikrofonların önünde alenen ortalık yerde özrü olması gerekir düşüncesindeyim.

Karamürsel'de meclis toplantısında basın camiamız ve muhabirler için ağır sözler işittim ve nefsime yenilmeden yine işimi layığı ile yapmaya çalıştım. Ama insanların içinde yapılan edepsizliklerin bu ilçeye ne kadar büyük zarar verdiğini gördüm ve yaşadım.

Bu yüzden mecliste 5 yıl yüzüne bakmak zorunda olunan ve bir birleri ile yılların hukuku olan kişilerin huzurlu olması gerekir ki, memleketimiz huzurlu olsun.

Kin, nefret, öfke, haksızlık, hukuksuzluk bu ilçeye uzun yıllardır hiç bir şey katmadı ve bu saatten sonrada katmaz!

Seçimler bitti ve hayatlarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Karamürsel'i memleketi gören bizler (dedemizin mezarı burada olmasa da) Cenazede, düğünde, namazda, okumada, çarşıda, maçta, pazarda yine hep yüz, yüze bakacağız. Çocuklarımız aynı okullarda, aynı parklarda birlikte büyüyecek.

Bizler aynı kafeteryalar da oturacağız, aynı lokantada yemek yiyeceğiz, aynı denizde yüzüp, aynı plajda yan yana güneşleneceğiz.

Kin ve nefret tohumlarının belki bugün size zarar vermediğini/vermeyeceğini düşüne bilirsiniz, fakat inanın zaman çok hızlı geçiyor ve her şey bitince sonunda sadece yaptığımız kötülükler akıllara kazınıyor.

Sevgili takipçilerim 4 ay gibi bir süredir seçim çalışmaları nedeni ile binlerce kilometre yol yaptım ve gece, gündüz çalıştım/çalıştık. Bu süreçte aileme gerekli zamanı ayırmadığım için ailemle 10 günlük bir tatile çıkıyorum. Bu nedenle yazımı uzun tuttum. Tatilde bilgisayarlardan uzak duracağım ama bol, bol aile fotoğrafları paylaşabilirim.

Karamürsel aşığı olarak bu ilçe için verdiğimiz mücadelemiz de bizleri biran olsun yalnız bırakmayan herkese çok teşekkür ediyorum. Bu kutlu Karamürsel davasında bana ve bir birinden değerli benden çok daha fazla bu başarıda ve gazetede emek sahibi olan ekip arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.

Uzun bir yola çıkıyorum, olur ya gitmek var, dönmek yok!

Seçim sürecinde bilmeyerek kırdığım, incittiğim, üzdüğüm kişilerden çok özür dilerim. Aynı şekilde bir anlık sinirle şahsıma karşı olmasa da, gıyabımda yapılan hataları seçimin vahametine vererek bağışlıyorum.

Hayatımda, cenaze, düğün, hastane ve ceza evi ziyaretleri büyüklerimin bana bıraktığı en büyük miras oldu. Sabrımın en büyük kaynağı da bu miras oldu. Ölümün bir son değil, ebedi bir başlangıç olduğunu hiçbir zaman aklımdan çıkartmadım. İki günlük şaşalı hayat için fırıldak olmadım. Güce göre bir taraftan, başka tarafa kaymadım. Doğru her zaman bir tane oldu. Bu ilçede çocukluğumda abi dediğim büyüklerime olan saygımı, sevgimi, hürmetimi kimse korku ile karıştırmasın.

Hamd olsun gözümün gördüğü hiç bir şeyden korkmadım. Bu nedenle beni lütfen ailem ve sevdam olan Karamürsel ile sınamayın.

Allah (cc) yar ve yardımcımız olsun…

Hayırlı ve bereketli Cumalar…

Bakmadan Geçme