Ensar Olabildik mi ? - Emre ATEŞ

Ensar Olabildik mi ?


Yurdumuzun dışında gelişen olayların demografik sıkıntıları beraberinde getirmesi kaçınılmazdır. Avrupa ile Türkiye arasındaki müzakereler, Merkel’in ülkemizi ziyaretleri ve yeni bir göç akının ülkemize giriş yapması meseleyi canlı tutmaktadır.
İnsani, vicdani hislere bağlı kalarak toptan reddedemediğimiz meselenin bir diğer gerçekliği ekonomik ve sosyal sıkıntıları olarak göze çarpmaktadır. Bu sorunların temel sebebi; Suriye politikasının öngörüsüz bir şekilde ve plansız olarak yürütülmesidir.
İnsani, vicdani ve dini hassasiyetle konuya yaklaşıldığı zaman elbette gelen masum halka mana bulunamaz. Ama bizde, yapılan yanlış politikalara dini kılıf uydurma gayreti, olayları daima farklı mecralara çekmiştir. 
Şu anda moda Ensar-Muhacir söylemi ile bu politikayı masum göstermek oldu. Bir ara Cuma Namazı öncesi vaazlarda ve namaz içi hutbelerde konu bulan bu olay, gerçekten Ensar- Muhacir kapsamında değerlendirilebilir mi? Meselenin anlaşılması sorulan sorulara verilecek olan cevaplarla mümkün olacaktır.
Pek tabi İslamiyet’in ön gördüğü şekilde mazlumun yanında olmak gerekli ama yanında olayım derken başka mazlumlarda yaratılmış mıdır? Yurda girişleri sağlanan mültecilerin kendi hallerine mi bırakılmıştır? Kendi haline bırakılan bu mülteciler hayatlarını idame ettirebilmek için neler yapmaktadır? Kalacakları yerler hangi şartlarda belirlenmiştir? 
Cevapların bizi götüreceği ilk yer, planlı bir sürecin yaşanıp yaşanmadığıdır. Bir empati içerisine girersek; mültecisiniz kalacak yeriniz yok, işiniz yok ve bakmakla yükümlü olduğunuz bir aileniz var. Ne yapardınız? 
Gelelim Ensar-Muhacir edebiyatına. Aranızda kaçınız gelen bu mültecileri bırakın evinizde yatırmayı, bir akşam evinizde misafir edebildiniz ya da edebilirsiniz? Ensar zihniyetine yakışır şekilde muhacirlerin barınma, beslenme gibi sorunlarına ne kadar eğilebildiniz? Kaçınız malınızın yarısını kalkıp mültecilere verebildiniz ve yahut verebilirsiniz? 
Farklı yerden bakalım. Medine’ye yerleşen muhacirlerin kaçı evsiz kalmıştır. Kaçı işsiz bir şekilde beslenme sorunları ile karşı karşıya kalmıştır. Kaç Medineli mülteci hırsızlık, dilencilik yapmıştır. Medine’ye yerleşen muhacirler peki sosyal dokuyu bozmuş mudur? Yerleştikleri mahallede huzursuzluk yaratmış mıdır?
Aslında bize bu sorular şunu gösteriyor. O da şu ki; İslami hassasiyetle girdik bu olaya ama İslamiyet’e uygun davranamadık. Kimse kimseyi kandırmasın ne biz Ensar olabildik ne de onlar Muhacir. 
Kalktık bir de hükümetin bu politikasını masumlaştıracağız diye Ensar-Muhacir edebiyatını sahneye koyduk. Büyük devlet masalı, Müslüman edası ile anlattık sorunu.
Bu şekilde alınacaksa, toplum huzuru bozulacaksa yurda girişleri engellensin diyenleri de insafsızca Müslümanlığa aykırı davranmak ile suçladık.
Bunlar arasında iş bulanları Ensar değil köle yerine de biz koyduk. Aynı zamanda ucuza çalıştırdığımız mültecilerden dolayı işsiz kalan kendi insanımızın vebaline biz girdik. 
Giren mültecilerin arasına sızan teröristlerin kaçını ayırt edebildik. Bu terörist grupların katıldıkları terör eylemleri ile kim bilir kaç haneye keder saldık. 
İşin özü, bu politika başından sonuna yanlış bir politikadır. Yanlışa bir yanlış da Ensar söylemi ile masumlaştırma gayretimiz oldu. Hala ben Ensar’ım diyenlere ilk önerim, Karamürsel sokaklarında göreceğiniz ilk Suriyeli Mültecileri evlerine almaları olacaktır.
Saygılarımla…

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
31Mar

TARİHİN TETİKÇİLERİ

29Kas

AB/SANGHAY/TURAN

01Ekm
24Eyl

ABDÜLHAMID

11Eyl

UYUŞTURUCUDAN UYANIŞA