Bana adaleti böyle öğrettiler. - Ercan Buber

Bana adaleti böyle öğrettiler.


“Ben doğrudan yanayım, kimin söylediği fark etmez. Ben adaletten yanayım, kimin lehine ve alehine olduğu fark etmez.” Malcom X
 
Sadi Baba’nın (ruhu şad olsun), o doyumsuz ve bir o kadar da gönülleri sarsıcı sohbetlerinden zihnime kazınmış bir tarihsel vakaa vardır ki, her ne hikmetse konu “adalet” oldu mu ilk onu hatırlarım.
 
Henüz cahiliye dönemi zamanları... Ömer ve arkadaşı Sa'd İbni Vakkas o dönemler arap atı ticaretiyle uğraşıyorlar. Arap atlarını satmak için İran’a gittikleri bir gün, atları iyi bir fiyata varlıklı bir gence satıyorlar. Anlaştıkları ücretin büyük bir kısmını alıp geri kalan kısmını kaldıkları hana getirmesi şartıyla ayrılıyorlar pazar yerinden... Ama genç parayı getirmiyor o gece. Bir kaç gün sıkıntılı bekleyişin sonunda gelen olmayınca Hancı durumu Hükümdar Nuşirevan’a iletmelerini istiyor Ömer ve arkadaşından...

Sabah olunca, Ömer ve arkadaşı doğru hükümdarın sarayının yolunu tutarlar. Hükümdar Ömer ve arkadaşını kabul eder.
Bir tercüman ister ve onun aracılığıyla “Anlatın derdinizi” der,  Ömer’le İbn Vakkas’a.
Ömer ve İbni Vakkas başlarından geçenleri bir bir anlatırlar Nuşirevan'a. Atlarının geri verilmesini veya paralarının geri kalan kısmının ödenmesini isterler. 

Hükümdar Nuşirevan; “Benim ülkemde böyle bir şey olmaması gerekir”der. Atlarının fiyatını sorar ve kalan parayı hazineden öder.

Ömer ve arkadaşı sevinerek kaldıkları hana gelirler. Hancının parasını verirken aldıkları paranın yine eksik olduğunu görürler ve yeniden hükümdarın yanına giderler. Ömer ile arkadaşını yeniden karşısında gören Nuşirevan hiddetlenir ve sıkıntıyı anlamak için başka bir tercüman ister ve onları tekrar dinler. Nihayetinde konu aydınlığa kavuşur, paranın geri kalan kısmı da alınarak sonuca varılır.

Hükümdar Nuşirevan’ın, Ömer ve arkadaşından yalnızca bir isteği vardır. Bu iki tacirin sabah şehri terk ederken birinin doğu kapısından, diğerinin batı kapısından çıkmasını ister.

Sabah olunca Ömer ve Ebû Vakkas Hazretleri şehri terk ederken hayretler içinde kalırlar ve gördükleri manzara karşısında sarsılırlar. Şehrin bir kapısına atı alan genç, diğer kapısına ise hükümdara yanlış bilgi veren tercüman asılmış duruyorlar... Asılanların üzerlerinde kimlikleri ve suçları da yazılı sallanıyorlar...
 
Ömer ve Ebû Vakkas biribirlerine gördüklerini anlatırlar ve demek“Nuşirevan Adaleti”   buymuş derler.

Aradan zaman geçer, Hazreti Ömer Halife-i İslâm, Sa'd ibni Vakkas ise Mısır valisi olur. İbn Vakkas Mısır'ı İslamlaştırma gayesiyle bir cami yapmak ister. Üstelik bir musevi vatandaşın evini istimlâk ederek... 
Musevi vatandaş hoşnut değildir bu durumdan... Bir çıkış yolu ararken biri ona;

- “Sen git Medine'ye... Orada Halife Ömer var... Derdini ona anlat. Halife Ömer çok adildir, senin derdine mutlaka bir çare bulur” der. 

Musevi yola koyulur ve Medine'ye varıp Halife'yi sorar. Bahçede olduğunu söylerler. Gider bahçeyi bulur. Bakar ki, orada bir adam çalışıyor yanına yaklaşıp: 

- “Ben Halife Ömer'le görüşmek istiyorum” der. 
Ona göre hükümdarın tarlada ne işi olur? Karşısındaki: 

- “Derdini anlat! Ömer benim” der. 

Adam derdini anlatıp, bir çare bulunmasını söyleyince Hazreti Ömer, öfkeli bir şekilde, bir kemiğin üzerine bir şeyler yazıp adamın eline verir: 
- “Götür bunu valiye ver” der. 
Musevi bu yazışmadan pek bir şey anlamaz. “Bundan bir şey çıkmaz,”der, kendi kendine... Hatta kemiği atmayı düşünür ama Mısır'a dönüp mesajın yazılı olduğu kemiği Sa'd ibni Vakkas'a verir. 
Vali, mesajı okuyunca irkilir, titremeye başlar. Benzi sararır. 
Hemen evi eskisinden daha güzel bir şekilde tamir ettirerek ve yahudiye iade eder. Hem de memnun etmek için bir miktar yardımda bulunur. 

Hazreti Ömer'in gönderdiği kemiğin üzerinde tarihe mal olacak şu cümle yazılıdır: 
 
“Ömer, Nuşirevan'dan daha adildir!”
 
İşte! Biz Adaleti büyüklerimizden böyle öğrendik. Bizden olmayaların hakkını ararken, bizden olanların öfkesini çekerek“adaletin” ne olduğunu daha içten anlıyarak, içimiz yana yana...
 
Selam ve sevgi ile.

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI