Bu turnuvada Türkiye, aynı yol haritasında müşterek rol alan uzak ve yakın batının ortak öngörüleri ile oluşan karma bir takıma karşı dostluk maçı oynamaktadır.
Öyle ki; diplomatik açıdan derinliği ifade eden genel görünüm, söz konusu oyunun kurallarına dayalı belirli yöntemler ve tribünlerdeki seyircilerin taraftar olarak maça duydukları ilgi ve gösterdikleri tepki bu turnuvada taraftar kültürünün bir kez daha ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur.
Çünkü izlenilen maçta tribündeki her seyirci üslendiği sosyal statünün rolü gereği aktif birer oyuncudur.
Ancak, bazı amigoların yaptığı tezahürat sonucu oluşan gürültü kirliliği stattaki birçok insanın aklını bulandırmıştır.
Önemli olan kaç kişinin bu bulanıklığın farkına varmış olması değil, bir bütün olarak takım uyumunun sağlanmasıdır.
Böylece hedeflenen amaca ulaşmak için yapılması gereken, karşı tarafın oyun kurucularının hareket kabiliyetini kısıtlayarak öngörülerini altüst etmek ve stratejik sürüklenmeye maruz bırakmaktır.
Rakip takımın oyun kazanma maksadı ile gerek bizim milli takımdaki önemli noktalarda bulunan oyuncuları, birleşmiş milletlerin şartlandırılmış daimi beş hakemini çeşitli vaatler ile kandırıp iyelik hevesi uğruna gerçekleştirmek istediği sonuçları seyirciler içine yerleştirdiği amigoların kışkırtmaları sonucu bir takım aktivist faaliyetleri gerçekleştirmek için her türlü yol ve yöntemi mubah sayacaktır.
Bir oyuncu olarak seni sen yapan değerler, Hak’ın hukukuna olan bağımlılığından gelmektedir. Attığın her top, rakip takımın kalesini kevgire çevirsin..
Vahit Sunar - Karamürsel
