Polislerimiz ve biz - Ruhan Odabaş

Polislerimiz ve biz


Olumlu ya da olumsuz çok şey söylenir haklarında. Meslek olarak katı olmak gibi bir zorunlulukları vardır belki ya, kimi zaman “katı” olmanın ötesinde, “acımasız” olmakla da suçlanırlar.

Polislerden söz ediyorum. Genellikle eleştirdiğimiz ama en sıkıştığımız yerde de;
“Polis yok muuu” diye bağırdığımız bir meslek grubundan…

Herkesin mutlaka bir tanıdığı vardır polislerin içinden. Komşusudur, akrabasıdır ya da arkadaşıdır, ama vardır. Benim de var kuşkusuz ve bu yazıyı da, biraz kendi gözlemlerime, biraz da CHP Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın gözlemlerine ve saptamalarına dayandırarak yazıyorum…

En zor mesleklerden biri değil, belki de mesleklerin en zor olanıdır polislik. Şöyle düşünün; arsız, hırsız, katil, cani, genel anlamda “kötü” ve “çirkin” denecek insanlar olmasa polise gerek var mı, olur muydu?

Demek oluyor ki, polisler kötülerle yüz yüzedir sürekli, doğru mu?

Bu kadar kötüyle boğuşan birinin ruh sağlığı ne kadar düzgün olabilir?

Üstüne üstlük; mesleki sorunları varken, ekonomik sorunları varken ve başka gerekçelerle toplumun bir bölümü tarafından dışlanırken, nasıl mutlu olacak polisler?..

Mehmet Hilal Kaplan bu soruna değinmiş haklı olarak. Sürekli olarak silah bellerinde dolaşan, Türkiye’nin belli yerlerinde, silahlı olmalarına karşın can güvenlikleri olmayan bu insanların çok can alıcı bir yanlarını yatırmış masaya. Diyor ki;

“Son beş yılda 157 polis intihar etti.”

Azımsanacak şey midir sizce? Belinde silahla dolaşan, görev yapan bir polis, kendi canına kıyacak kadar ruh sağlığını yitirmişse, toplumdaki diğer insanlara nasıl davranır?..

Yine Mehmet Hilal Kaplan;

“Yine son beş yılda 2500 polis, ruh hastalıkları nedeniyle (başvuru demiyorum) tedavi edildi, kayıtlarda var bunlar.” diyorsa, olayın boyutlarına bakar mısınız?..

Geçtiğimiz günlerde, TV ekranlarından canlı olarak izlediğimiz o olayı hatırladınız mı? Gaziantep’teki esnaf yürüyüşünde, esnafa biber gazı sıkmak istemeyen genç bir polisin, kendi meslektaşları tarafından nasıl baskı altına alındığını, zorlandığını gördünüz değil mi? O genç polisin, zorla biber gazı sıkmak zorunda bırakılan o genç insanın, o geceyi hangi ruh haliyle geçirdiğini, evinde eşine ya da çocuklarına karşı nasıl bir tavır sergilediğini düşünebiliyor musunuz?.

Yine Mehmet Hilal Kaplan;

“Ben Kocaeli Milletvekiliyim. Kocaeli Emniyet birimlerinin içerisinde müdür düzeyinde, bir ay içerisinde 7 defa yer değişikliğine uğrayan arkadaşlarımız var” diyorsa, böyle bir saptaması varsa, polislerimizin ruh sağlıklarının bozulmasını neye, kime bağlamalıyız?

Canımızı, malımızı emanet ettiğimiz insanlardan, namuslu insanlar olarak korkmalı mıyız yoksa?..

Oturup iyice düşünmeli, sorumluları doğru biçimde saptamalı ve gereğini de ülke insanı olarak yapmalıyız…

 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
03Haz

ÖYLESİNE BİR HABER

26Kas
13Haz

ÖYKÜ MÜDÜR BİLEMEM!..

22Şub

VATAN HAİNİ

17Şub

BUGÜN GÜNLERDEN ARTVİN…