Tarihten ders almak, halkla düşünüp onlarla hareket etmek siyasetin ve siyasetçinin en önemli düsturu.
Çünkü halkın güvenini kazanmak çok önemli ve bir o kadar da zordur.
Halef - Selef ilişkileri Cumhuriyet tarihinde bir çok döneme damga vursa da, genelde Haleflerin ülkenin beklentilerine cevap veremediği bilinen bir gerçek. CHP dışında diğer partileri bir anlamda özel sektör olarak düşünürsek ilk girişimcilerin başarısını kabul etmekle birlikte haleflerinin başarısızlıklarını da görmezden gelmemiz imkansız. Zaten şu anda siyasi yaşamda olmamaları da , ya da olsalar da iki oda bir salon mekanlardan arada bir sanki hala eski günlerindeki gibi gündemdeki konular hakkında hariçten gazel okumaları dışında ülke insanı için bir şey ifade etmiyorlar. Ayrıca Başkanlık Sistemine geçildikten sonra resmi olarak ta bir konumları kalmayacak.
CHP konusu çok başka tabi. Atatürk'ün aramızdan ayrılmasının hemen ardından her ne kadar yasal olsa da Türk parasından Atatürk'ün resmini çıkarıp kendi resmini koyan bir halefin halefi, günümüzde ne yazık ki muhalefet partisinin lideri. Aslında gelişime bakıldığında günümüzdeki halefin şanssız olduğu düşünülebilir. Bunu 1950'den beri kaybedilen halk güveninin ne yazık ki bir daha asla geri kazanılamamış olması olarak okuyabiliriz. Fakat bu seferde başka bir durum ortaya çıkıyor. Güncel halefin enteresan bir durumu var. Kendinden önceki halefin resmini bile Türk Parasından çıkardığı Selefi kullanarak siyasette tutunmaya çalışıyor. Hatta çok fazla Atatürk'le aşinalığı olmamasına rağmen 15 senedir ülkeyi yöneten siyasi girişimin lideri ve güncel Cumhurbaşkanının Devlet - Toplum İlişkisini yeniden kurgulaması çabası içerisinde bir Atatürk Açılımı yapmaktan alıkoymaya çalışıyor, bununla ilgili çeşitli algılar oluşturarak son dönemde ülkemizin başına bela edilen " Toplumsal Kutuplaşmanın " ortadan kalkmasını engellemeye çalışıyor çünkü bununla besleniyor.
Tabi bu engelleme çabasının sahne arkasında Cumhurbaşkanının ezber bozan çıkışı karşısında itiraf edilemeyen bir ters köşeye yatma durumu var. Siyaseten bir özelliği olmayan muhalefetin tek tutunduğu dal olan Atatürk'e hiç hesaba katmadıkları bir ortak çıktı ki hem de ne ortak...
Aslına bakarsanız ülke menfaatine olduğu bal gibi ortada olan bu durum gün geçtikçe halk arasında taraflı tarafsız bir çok insanın sempatisini kazanacağı için yine yürüyüşler, hakaretler, tencere tava çalmalar, ışıkları açıp kapamalar falan gibi saçma sapan çaresizlik emareleri görebiliriz. Fakat ülkemin insanı bu garip davranışlara alışık olduğu için çok ta fazla önemli olmayacaktır. Bu yapılmaya çalışılan engelleme provokasyonları , " Ben Türkiye'nin Cumhurbaşkanıyım " diyen Erdoğan'a karşı " Ben Hayır oyu verdim sen benim Cumhurbaşkanım değilsin " diyen zihniyete karşılık her gün yükselen Erdoğan Profili karşısında kaybolup gidecektir.
Cumhurbaşkanının ülkemizin geleceği için gerçekleştirmeye çalıştığı bu çıkışın halktan büyük destek göreceğini ve gerçek manada Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü destekleyen insanların, sadece siyaseten yaratılmış gerçeği yansıtmayan sahte Kemalizm olgusuna ve onun yaratıcılarına gereken cevabı en güzel şekilde vereceğine eminim.
Ez cümle ;
Sayın Cumhurbaşkanımızı Atatürk açılımı için ne kadar tebrik ediyorsam, Cam Filmi Yasağı konusunda Emniyet Güçlerimizi dikkate almadığı için bir o kadar kınıyorum.
Yarın saçma sapan bir gündem sebebi olan o filmli camlı arabalardan atılan bir mermi benim Askerimi ya da Polisimi şehit ederse bunun bütün vebali cam filmini savunan genç çocuklar yada apış arası bira yapan zibidiler değil Cumhurbaşkanının boynunadır.
Ender GÖKÇE' den Sevgiler....