BAŞKAN YERSE YAPIYOR!

Ben her zaman demişimdir bu başkan büyük pazarlamacı olacakmış amma son anda belediye başkanı olmuş. Geçtiğimiz günlerde kulağıma gelmişti, Yıldırım belediye başkanlığına aday olan rakiplerini arayarak yemeğe davet etmişti.

Vallahi helal olsun dedim, büyük pazarlamacılık taktiği bu daveti ve davet sonrasını muhteşem pazarlar dedim ki, dün akşam zaten başlamış hemen. Ben adil, anlayışlı, sevgi dolu bir yöneticiyim bakın rakiplerime bile ağabeylik yapıyorum.  Onları dün teröristlerle kol kola gezen partilerin belediye başkan adayları diyerek reklam ediyordum, bugünde aradım çağırdım hemen geliyorlar diyerek hem kendinin ne kadar büyük bir lider olduğunun mesajını vermeye çalışıyor (kendi kafasına göre) hem de, bakın işte ben zaten hep iyi geçiniyorum herkesle mesajı vermek için çalışıyor.

Böylece yarın onların hakkında söyleyeceği her şeyi de çürütmek için muhteşem bir pazarlama yöntemi sergileyerek çok güzel bir atak yapmış ve reklamını yapmaya da, daha davetin ertesi günü başlamış.

Şimdi bazıları yaaaaaaa çok fesatsın, tamamen tesadüf, canlı yayına çıkacağını zaten bilmiyordu, başkan adaylarını davet etikten bir gün sonra öğrenmiştir diyorsanız zaten siz yazının devamını okumayın. Zira sizlere ağır gelebilir.

Sevgili takipçilerim Yıldırım muhteşem bir pazarlamacıdır. Düşünsenize hiçbir vaat ve projeniz olmadan bir ilçeye belediye başkanı olacaksınız. Hali hazırda hayal bile etmediğiniz bir koltuğa oturmuşsunuz çünkü. İlk iş olarak geçmişinizde en büyük kâbusunuz olan hiçbir işte başarılı olamamanızın içinizde olan yarasını kapatmaya çalışacaksınız.

Artık koskocaman bir belediye başkanısınız çevrenize bir şeyleri ispat etmeniz gerekiyor çünkü. Yine ticarete atılıyorsunuz ve büyük patlıyorsunuz. Malınızı, mülkünüzü her şeyinizi satıyorsunuz ama battığınız ticaretin pisliklerinden kurtulamıyorsunuz.

Dünya kredi borçlarınız ve satacak hiç bir şeyiniz kalmıyor. İşin en kötü yanı bunu belediye başkanı olduğunuz için bütün kamuoyu ile paylaşmak zorunda kalıyorsunuz. (Ak Partiye geçtikten sonra yasaların ardına saklanarak hiç mal beyanı bildirimi yapmadı) sonra bir sihirli el ve sövdüğünüz, saydığınız Ak Parti’nin kanatlarının altına giriyorsunuz ve hayatınız boyunca yaşadığınız bütün başarısızlıklar sıfırlanıyor.

Yeni bir dünya, yeni bir Yıldırım karşımıza çıkıyor. Daha dün kendi değimi ile devraldığı “KORKU İMPARATORLUĞU” koltuğunu “SEVGİ KAZANSIN” diyerek devraldığı koltuğa nasıl ve kimler sayesinde oturduğunu hemen unutuyor tabi.

Fakat sanki o zaman yaptığı haksızlıklar adeta “DEJAVU” yaşarcasına karşısına bugün yine çıkıyor. Ve şimdi kalkıp diyor ki, benim yönettiğim belediyede “KORKU İMPARATORLUĞU” yok. Dün beni bu koltuğa oturtmak için kullanılan bu slogan aslında kocaman bir yalan. Vallahi ayakta alkışlamak gerekir bu kadar seri ve gerçekmiş gibi konuşabilmek her kesin hatta çok ama çok az kişinin yapabileceği bir iş. Tabi bu söylemlerinin altını doldurarak dinleyenleri inandırmak için evreni ve kendini “YARADAN ALLAH” ın ismini katarak özellikle inançlı kesimi en derin yerinden vurup sözlerinin ne kadar doğru olduğunu inandırmaya çalışırken bile o kadar ….konuşmaya alışmış ki!

O kadar rahat … söylüyor ki!

Halinin farkında bile değil!

Ayak, ayak üzerine atıp saygısız bir şekilde âlemlerin rabbi “ALLAH” adını defalarca ağzına dolaması aslında ne kadar doğru konuşmadığının en büyük kanıtı.

Gelelim mevzunun başına, bilmiyorum ilçemize belediye başkanlığına talip olmuş Mehmet Özalay ve Ahmet Çalık daveti kabul ederek halka hiçbir sorun yok, zaten bu kişi bu ilçeyi güzel yönetiyor, bakın bizde bu fotoğrafı vererek bunu destekliyoruz der ve objektiflere gülümser mi?

Ama ben meclis toplantılarında ne kadar ahlak seviyesi yerlerde olan durumların yaşandığını ve muhalefet partilerinin verdiği soru önergelerinin kaile alınmadan iki kelime ile geçiştirildiğinin şahidiyim.

Yıllarca ilçede yaşayan vatandaşın hakkını savunmak için verilen soru önergelerinin sadece cevap vermiş olmak için nasıl bu kişilerin salladığına defalarca şahit oldum.

Saadet Partisinden meclis üyesi olmuş olmasını göz önünde bulundurmadan partisinden istifa edip Ak Partiye geçen ama meclis üyeliğinden istifa etmeyen kişilerin Yıldırım’ın yanında saf tuttuğunu hala unutmadım.

Tabi bu siyasettir.

Ben gazeteciyim, siyasetin ayak oyunlarını bilmem de, anlamam da, anlamaya niyetimde yok!

Zaten böyle bir düşüncem olmuş olsa gelen teklifleri değerlendirir ve siyasete girerdim.

Ben gönlümden geçenleri ve düşüncelerimi yazdım hepsi bu kadar…

Bakmadan Geçme