İskan Ruhsatı Olmayan Binaların Yarattığı Sorunlar!

Başlığı atarken bile inanın zorlandık.

İskan Ruhsatı Olmayan Binaların Yarattığı Sorunlar!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

 Öyle ya ‘ne demek iskanı olmayan bina’ eğer bir bina varsa ortada bu binanın normal şartlar altında iskanının da alınmış olması gerekmiyor mu?

Öyle ya ‘ne demek iskanı olmayan bina’ eğer bir bina varsa ortada bu binanın normal şartlar altında iskanının da alınmış olması gerekmiyor mu?

İskan probleminin belediyeler açısından, daha doğrusu işyeri ruhsatı veren birimler ve belediye zabıtaları açısından ne gibi sorunlara sebep olduğunu sizler için araştırdık.

Peki nedir ‘Yapı Kullanma İzin Belgesi’ ya da toplumumuzun çoğunluğu tarafından bilinen adıyla ‘İskan Ruhsatı…’

 

Aslına bakarsanız bu ruhsat medeni yaşamın ve insanca bir hayatın zorunluluğu olan bu ruhsat son derece önemli bir belgedir.  Bu kadar önemli olmasına rağmen maalesef pekte önemsendiğini söyleyemeyiz. Her şeyden önce ev alırken dahi böyle bir belgeyi sorgulamayız bile. Gerçi yeni, yeni insanlarımız bilinçlenmeye başladı ama gene de ekonomik sorunlar ve bütçe meselesi yüzünden hala daha çok ciddiye alındığını söyleyemeyiz. Karamürsel’de  mevcut yapılar içerisinde ‘iskan ruhsatı olmayan’ yapıların sayısı yüzdeye göre 25-30. Bu konuda ortaya konulmuş şimdilik resmi bir sayı yok. Ancak kaba taslak olarak Karamürsel’de kullanılmakta olan yapıların iskan ruhsatı bulunmadığını söylemek pekte gerçek dışı olmayacaktır. ‘İskan ruhsatı’ bir yapının ‘inşaat ruhsatına, proje ve eklentilerine, mimari ve fenni kurallara uygun olarak yapılıp yapılmadığını’ gösterir. Bu belgeye sahip olan bina ‘teknik ve hukuki açıdan tamamlanmış’ demektir. Kısacası ‘iskan ruhsatı’ bir binanın oturulabilir olması açısından ‘kişilerin can ve mal güvenliği açısından sakıncası olmadığını’ ortaya koyan resmi bir belgedir.

 

Bir binada ‘iskan ruhsatı’ yok ise o bina kişilerin can ve mal güvenliği açısından risk taşıyor demektir. Binanın ‘inşaat ruhsatına ve projesine uygun olarak yapılıp yapılmadığı’ bilinmiyor demektir. O bina ‘hukuki ve teknik açıdan tamamlanmış’ sayılamaz. Bina yeni olabilir, inşaat yeni bitmiş denebilir, görüntü itibarı ile her şey normal görülebilir ama mühendislik açısından gerekli olan şartların yerinde olup olmadığı ancak iskan belgesi ile ortaya çıkacaktır. Sorun sadece oturum açısından değildir, bunun yanında ‘iskan ruhsatı’ olmayan binalardaki bölümlere ‘bağımsız abonelik’ yapılamayacağı yasalarımızla hüküm altına alınmıştır. Su, elektrik, doğalgaz ve telefon bağlanamaz. Günümüz itibarı ile iskansız binaların çoğunda ‘şantiye elektriği’ kullanılmaktadır. Böyle binalarda elektrikli ev aletleri aşırı yüklenmeler nedeniyle sık sık arızalar meydana getirir ve hatta yangınlara bile sebep olabilirler. Bunların yanı sıra binalarda ‘ortak sayaç’ nedeniyle faturaların ödenmesinde de daire sahipleri arasında sorunlar, anlaşmazlıklar yaşanabilmektedir.

 

Gelelim ‘iskan ruhsatı’ olmayan binalarda ki işyerleri açısından yaşanan sorunlara.

İş yeri açma ruhsatı konusunda da ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bunların yanı sıra bir ‘kamu kaybı’ da söz konusudur. İşyerlerine ruhsat verilemediği için ruhsat harçları alınamamakta, kayıt dışı çalışma yapıldığı için SGK primleri tahsil edilememektedir.

Görüldüğü üzere ortada sorun ve kayıp yaratan bir olumsuzluk olduğu kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Aslında sorumlular belli; Binaları yapanlar, müteahhitler, daha doğrusu da ‘yap-satçı’ olarak bilinen inşaatçılar.

Müteahhitler yaptıkları binalardaki daire ve işyerlerini daha inşaat bitmeden satmaktadırlar. Öyle ki bir çok müteahhit elinde yeterli parası olmadan inşaata başlamakta ve daire sattıkça inşaata devam etmekte ve daire ya da dükkanları sattıktan sonra da iş iskan ruhsatına gelince daire sahipleri gerçekle karşı karşıya bırakılmaktadır. Bu konuda da maalesef kimse bu insanlara dur dememekte ve işler hep hecelemede devam etmektedir. Olan ‘iskan ruhsatı’ olmayan binalardan daire ya da işyeri alan vatandaşlara oluyor.

 

Bu durumda onları sorumlu tutmak, ‘iskan ruhsatı olmayan binadan daire ve işyeri almasınlar’ demek haksızlık olacaktır. Ekonomik koşullar ortada, peşin para koyup daire ya da dükkan alabilecek insan sayısı çok az. İnsanlar hiç istemeseler bile ‘temelden alım yapmak’ zorunda kalıyorlar. Bu olumsuzlukların inşaat sektöründeki tüm yapımcılar tarafından yaratıldığını söylemekte haksızlık olacaktır. Zira aralarında tüm sorumluluklarını eksiksiz olarak yerine getiren yapımcılar yok değildir.

 

Peki bu olumsuzlukların önüne geçilemez mi?

Örneğin; tamamladığı bir bina için ‘iskan ruhsatı’ almayan bir inşaatçının yeni bina yapması engellenemez mi? Yeni bina yapacak olan inşaatçı için binasına inşaat ruhsatı alma aşamasında daha önce yaptığı binalar için ‘iskan ruhsatı’ almamış ise ona inşaat ruhsatı verilmesi engellenemez mi? Tabii bu konular ancak mevzuatla düzenlenebilir, ama ortadaki gerçeği görmezden gelmeye devam edersek, sorun gittikçe büyür ve öyle bir hale gelinir ki sorunu ‘kentsel dönüşüm projeleri’ bile çözemez hale gelir ve belediyeler kendi elleri ile ‘iskanı olmayan binalara’ cephe düzenlemesi yapmak zorunda kalır. Yani içi başka, dışı başka binalarda yaşamaya devam ederiz ve Allah göstermesin bir doğal afet olduğunda da kaybettiğimiz canlar peşinden ağlar ve aradan üç beş ay geçtikten sonra da her şeyi unutur, kaldığımız yerden devam ederiz. 17 Ağustos gerçeğini asla unutmayalım…

Bakmadan Geçme