İSMAİL YILDIRIM GEÇMİŞİ ÇOK ÇABUK UNUTMUŞ
İsmail Yıldırım'a bir yanıtta MHP Karamürsel İlçe Başkanı Orhan Kılınçsoy'dan geldi 'Şehitlerimizin üzerinden siyaset yapmaya çalışanlara izin vermeyiz' Karamürsel Belediye Başkanı İsmail Yıldırım'ın AKP Karamürsel Grup toplantısında yaptığı konuşmada 'AKP tek başına iktidara gelseydi tek bir şehidimizi bile olmazdı' sözüne Karamürsel MHP ilçe Başkanı Orhan Kılınçsoy'dan sert yanıt geldi.
İsmail Yıldırım’a bir yanıtta MHP Karamürsel İlçe Başkanı Orhan Kılınçsoy’dan geldi;
‘Şehitlerimizin üzerinden siyaset yapmaya çalışanlara izin vermeyiz’
Karamürsel Belediye Başkanı İsmail Yıldırım’ın AKP Karamürsel Grup toplantısında yaptığı konuşmada ‘AKP tek başına iktidara gelseydi tek bir şehidimizi bile olmazdı’ sözüne Karamürsel MHP ilçe Başkanı Orhan Kılınçsoy’dan sert yanıt geldi.
Karamürsel MHP ilçe Başkanı Orhan Kılınçsoy, İsmail Yıldırım’a şunları hatırlatmak istiyorum biraz geriye dönerek sanırım İsmail Yıldırım bunları çok çabuk unutmuş olmalı yada İsmail Yıldırım’ın çok büyük sıkıntıları var diyen Kılınçsoy şöyle devam etti ‘Dolmabahçe sarayında altına imza attığı sözde çözüm sürecindeki ağır bilançodan HDP’yi suçlayarak kurtulmak isteyen İsmail Yıldırım’ın sonradan mensubu olduğu AKP iktidarı, bu dönemde ülkenin mayın, cephane, silah ve bombayla doldurulmasına göz yumdu. Sözde ateşkesle dokunulmazlık sağlayan PKK güç kazandı. Teröristle mücadele yerine müzakere ettiler Türkiye’yi kan gölüne çevirdiler. Sözde ateşkes dönemi PKK için toparlanma şansı oldu. Terörle mücadele yerine müzakereyi seçen AKP iktidarının Türkiye’yi bugün getirdiği noktada her gün silahlar, bombalar patlıyor, anaların göz yaşları dinmiyor.
Terörle mücadele yerine müzakereyi seçtiler, Türkiye’yi kan gölüne boğdular. Düzenlenen silahlı, bombalı ve mayınlı saldırılarda hemen, hemen her gün sayılarının arttığı asker ve polis güvenlik görevlisi şehit oluyor, birçoğu da yaralanıyor. Birçok yerde düzenlenen silahlı baskın ve bombalı saldırılarda çok sayıda vatandaş hayatını kaybediyor. Köy korucuları ve vatandaşlar kaçırıldı. İş makineleri, elektrik iletişim hatları, TIR’lar, otobüs ve özel araçlar kundaklandı. Patlayıcılarla köprüler, menfezler havaya uçuruldu, yollar trafiğe kapatıldı. Okullar kurşunlandı, birçok yerde eğitim sekteye uğradı. Türkiye’nin Irak ve Suriye sınırları terör örgütlerinin yolgeçen hanına döndü.
PKK ile yürütülen sözde açılım süreci zarar görmesin diye Türk Silahlı Kuvvetleri’ne operasyon izni verilmedi. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, PKK’lıların karakolların önünden geçerken askere el salladıklarını ancak terörün hortlamaması için buna sabrettiklerini söylemişti. İsmail Yıldırım bunları hatırlıyor mu.Üzerinde silah olan bu PKK’lı teröristler karakolun önünden geçiyor. Asker de onları hiç bir şey yapmıyor.’Durum biraz böyleydi. Ama bunun bir tek sebebi vardı; terörün tekrar hortlamaması ve siyasi görüşmelerin sonuca ulaşması. Ancak, tam tersi oldu. PKK terörü hortlamakla kalmadı, bu sefer eylemlerini şehir merkezlerine taşıdı. PKK elebaşları ile Norveç’in başkenti Oslo’da yapılan, bugünkü MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da katıldığı görüşmenin ses kaydında dönemin MİT Müsteşarı bildiklerini söylediği bombalar devreye sokuldu. Bu süreç önce 2006 yılında MİT mensuplarının İmralı’daki teröristbaşı Abdullah Öcalan ile gizli, gizli görüşmesiyle başladı.
Ardından başta Oslo olmak üzere Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde, Kandil’de PKK elebaşları ile seri görüşmeler başladı. Bu süreçte Şırnak’taki Habur Sınır Kapısı’nda davul zurna ile terörist karşılandı. Irak’tan gelen PKK’lılar için çadır mahkemesi kurulup, hakim, savcı ayaklarına götürülüp birer, birer salıverildiler. Sonra süreç bozuldu. 2013 Nevruz’unda teröristbaşı Öcalan, PKK’lı militanlara “Silahlar sussun, sınır dışına çekilin” talimatı verdi. Sözde açılım yeniden başladı. Bu seferde HDP heyetleri İmralı’daki Öcalan ile Kandil’deki PKK elebaşları arasında mekik dokumaya başladı. Başkanlık sisteminin altyapısı olan eyalet sisteminin köşe taşları birer, birer döşendi. Başbakanlığın Dolmabahçe Ofisi’nde Öcalan’ın
önerileri protokol olarak vatandaşa sunuldu. Ancak, seçim sonuçları ve diğer gelişmeler masanın devrilmesine neden oldu.
Sonrasında AKP tek başına iktidar olamayınca ve ardından şehit haberlerin ardı arkası kesilmeyen bir durumun içine girdik, Şimdi de Karamürsel Belediye Başkanı İsmail Yıldırım halkı suçlayarak ‘AKP’ye oy vermediğiniz için tek başına iktidara getirmediğiniz için şehitler olmaya başladı. AKP’ye oy vererek tek başına iktidar yapsaydınız bu şehitler olmazdı diyerek sorumlusu AKP’ye oy vermeyenleri gösterdi ve de suçladı.
İsmail Yıldırım, neyin peşinde belki ‘milletvekilliğine’ oynuyor baksanıza büyükleri konuşuyor İsmail Yıldırım’da burada onların ağzından konuşuyor sonucu gözetmeden, bu gibi konuşmalar bu milleti kaosa sürükler. Bir siyasetçi ağzından çıkacak kelimeleri çok iyi seçmesi değerlendirmesi ve bin kere düşünüp bir kere konuşması gerekiyor.
Şunu da belirteyim biz MHP olarak koalisyondan kaçmadık hatırlarsanız, Başbakan Davutoğlu’nun ne yazık ki Genel Başkanımızın yapmış olduğu Saray vesayetinden kurtulup görüşmelere gelmesi hususundaki uyarılarını dikkate almadığı ve aslında bir koalisyon görüşmesi yapmak yerine kamuoyuna yönelik olarak göz boyama amacıyla bu ziyareti gerçekleştirdiğini çok iyi biliyoruz. Sayın Davutoğlu, Saray’ın koalisyon kurulmaması yönündeki ağır telkinleri ve baskıları nedeniyle koalisyon görüşmelerinden bir netice çıkaramamış ve terörün azıttığı, ekonomik kırılganlığın arttığı bir dönemde koalisyon kurmamak için çıktığı turları noktalamış, ülkemizi bir erken seçim kaosuna götürmek yoluna sapmıştır.
Kamuoyu tarafından açıkça bilindiği üzere Milliyetçi Hareket Partisi sorumluluktan hiçbir zaman kaçmamış, bir koalisyon hükümetinde yer almak için milletimizin hissiyatının ve hassasiyetlerinin ifadesine tercüman olacak dört temel ilkeyi gündeme getirmiştir.
Bunlar;
• Anayasa'nın ilk dört maddesi değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez.
• Çözüm süreci eksiksiz ve bahanesiz olarak ortadan kaldırılacaktır. Sürecin tümüyle tasfiyesi sağlanacaktır.
• Toplum hayatını felç eden, adalet ve ahlak kurallarını hiçe sayan rüşvet ve yolsuzluk iddiaları 17-25 Aralık kapsamında tekrar ele alınarak, ucu kime dokunursa dokunsun üzerine gidilecektir.
• Anayasal yetki ve sorumluluklarını inat ve ısrarla çiğneyen, hiçbir kural tanımayan Cumhurbaşkanı'nın, görevinin gerektirdiği meşru ve hukuki zeminde bulunmasının yanı sıra kuvvetler ayrılığı prensibinin parlamenter demokrasiyle muhafazası sağlanacaktır.
Açıkça görüldüğü üzere Milliyetçi Hareket Partisinin talepleri ülke ve millet bütünlüğünü tehdit eden plan programların ortadan kaldırılmasını, milletimizin kimliğini belirleyen unsurların muhafazasını, anayasanın korunmasını ve toplumumuzu kemiren yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, irtikâp vb. ahlaksızlıkların üzerine gidilerek sorumluların cezalandırılmasını amaçlayan haklı ve makul ilke ve taleplerdir.
Ancak mensubu olduğu ve bir anda kraldan çok kral olmaya yolunda olan İsmail Yıldırım’ın partisi AKP bu ilkeleri kabule yanaşmadı. Dolayısıyla yolsuzlukların hırsızlıkların üzerinin örtülmesini, ülke bütünlüğünü tehlikeye düşüren ihanet projelerinin devamını, anayasanın delinmesini, rejimin tartışmaya açılmasını destekler bir siyaset ortaya koyacağını açıkça ifade edildi. AKP, Saray’ın arzularını ve çıkarlarını savunmayı, ülkenin milletinin korunmasından daha önemli tutmuştur.
Bütün bunlardan sonra da çıkıp koalisyona bizim razı olmadığımız yönünde kamuoyu yalan ve yanlış bilgilendirilmektedir. Milliyetçi Hareket Partisinin bu tarz bir koalisyon hükümetinin içerisinde olması elbette düşünülemezdi. Sayın Genel Başkanımız bu çerçevede oluşturulacak bir hükümetin ülkeye ve millete yarar getirmeyeceğini açıkça ifade etmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi, vatana ve millete olan bağlılığını ortaya koyarken, bu kutlu değerlerin savunuculuğunu yaparken, asla göz ardı edemeyeceğimiz temel değerler ahlak, fazilet ve namus ilkelerimizdir. TC’nin tasfiyesine, Kürdistan’ın kurulmasına, PKK’nın ve İmralı canisinin affına nezaret edenler, kara paraya da kuryelik yapmıştır.
Bir yanda hainlere prim verip sınırsız kredi açanlar, öte yanda Türkiye’yi “Kel Ali’nin Bağına” çevirenler, baştan ayağa soygun düzeni kurdular. Bizler, temiz toplum, temiz siyaset önerirken, yetim hakkı yiyenlerden hesap soracağımızı söylerken bunun gereklerini ihtiyaç gördüğümüz anda yerine getirmekten çekinmeyiz, korkmayız. Ve hiçbir ikbal uğruna da toplumun kabul edemeyeceği, ahlakımıza sığmayan, inançlarımıza ters gelen gelişmeleri sineye çekemeyiz. Türkiye’nin hemen, hemen her yerinde hayatlarını kaybeden evlatlarımız başta olmak üzere, tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, ailelerine, silah arkadaşlarına ve aziz milletimize sabır ve başsağlığı diliyoruz.
Terörü lanetliyor, teröristlerin, bunlara destek veren vatansızların, PKK’ya sırtını dayayan şeref yoksunlarının amaçlarına ulaşamayacağını bir kez daha, çok kararlı ve güçlü bir şekilde haykırıyoruz. Bunları da söylerken şehitlerimizin üzerinden siyaset yapmaya çalışanlara izin vermeyeceğiz ve de kınıyoruz.
Allaha havale ediyoruz dedi.