Karamürsel'den Türkiye'ye Emsal Bir Karar Çıktı

Karamürsel ilçemizde satın aldığı arazisi 'orman şerhi' konularak elinden alınan vatandaşın açtığı davada, mahkeme emsal niteliğinde karar verdi.

Karamürsel'den Türkiye'ye Emsal Bir Karar Çıktı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Karamürsel ilçemizde  satın aldığı arazisi 'orman şerhi' konularak elinden alınan vatandaşın açtığı davada, mahkeme emsal niteliğinde karar verdi.

Arazisine el konan vatandaşı haklı bulan mahkeme, kamulaştırmasız el konan 47 dönümlük arazi için Orman Genel Müdürlüğü'nü vatandaşa 2 milyon 26 bin lira tazminat ödemeye mahkum etti.

İstanbul'da yaşayan A.E.E., 1982 yılında Karamürsel ilçesinde 50 dönüm tarla satın aldı. İki yıl önce tarlasının satışını yapmak isteyen A.E.E., tapu dairesine gittiğinde tarlasına 2001 yılında orman şerhi konulduğunu öğrendi.

Orman İşletme Müdürlüğü'ne başvuran A.E.E'ye tarlasının bulunduğu yörede orman kadastro çalışmalarının yapıldığı ve taşınmazın büyük bir bölümünün kesinleşmiş orman sınırları içerisinde kaldığı, kesinleşmiş orman tahdit çalışmaları üzerinden yasal 10 yıllık dava açma süresinin geçtiği, tapu kaydının orman sınırları dahilinde kalan bölüm yönünden kendiliğinden hükümsüz kaldığı söylendi.

Arazisi 'orman şerhi' konularak elinden alınan vatandaş, avukatı aracılığıyla Orman Genel Müdürlüğü aleyhine Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tazminat davası açtı.

A.E.E'nin avukatı Özgür Eray Taş, müvekkilinin mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, müvekkilinin taşınmazda hissesinin tamamının orman olmadığını, müvekkilinin ne kadarlık hissesinin ormanda kaldığının ve ne kadarlık hissesinin iptal edilmesi gerektiğinin bilirkişi raporu ile tespit edilmesini talep etti.

Orman Genel Müdürlüğü ise davada adli mahkemelerin yetkisi olduğunu, öncelikle görev yönünden karar verilmesine, ayrıca dava konusu taşınmaz yönünden tapu iptali ve tescil davası açılmadan tazminat talep edilemeyeceğini öne sürdü. Dava konusu taşınmazın maliye hazinesi mülkiyetinde olduğunu kaydeden Orman Genel Müdürlüğü, davada tarafın maliye hazinesi olması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istedi.

Dava sürecinde tarlanın tapu kaydı incelendi. Taşınmazın bir bölümünün üzerine 2001 yılında orman olduğuna dair şerh konulduğu anlaşıldı. Ancak halen tapu kaydının iptal edilmediği, davacının dava konusu taşınmazın bir kısmını satış yoluyla 1982 yılında edindiği mahkemece belirlendi.

Davayı karara bağlayan mahkeme, mülkiyet hakkının, gerek Anayasa ve yasalarla iç hukuk yönünden, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleriyle kabul edilmiş temel haklardan olduğunu vurguladı.

Kamu yararı ile mülkiyet hakkında kısmen veya tamamen yoksun bırakılan kişinin hakkı arasında makul, kabul edilebilir hak ve adalet dengesini sağlayacak bir oranın kurulmasının gerektiğini kaydeden mahkeme, somut olayda orman olarak sınırlandırılan ve tapusu halen davacı üzerinde bulunan taşınmazın eylemli orman alanı olarak kullanılan bölümden kaldığından taşınmaza Orman Genel Müdürlüğü tarafından el atıldığını, böylece kamulaştırmasız el atmanın gerçekleştiğini belirtti. Mahkeme, bu nedenle Orman Genel Müdürlüğü'nün el konan 47 dönümlük alan için A.E.E'ye yasal faizi hariç 2 milyon 26 bin 71 lira tazminat ödemesine hükmettiği bildirildi.

Aynı zamanda Söz konusu karar arazilerine 'orman şerhi' konularak el konan diğer kişiler içinde bir emsal gösterilebileceği belirtildi.

Bakmadan Geçme