Burçin Esra Karadağ

Şehirlere Bombalar Yağardı Biz Durmadan Sıvışırdık

Burçin Esra Karadağ

Günaydın dünya! Sabah trafiği nedeniyle toplantıya geç kaldım. Gençliğimi de bu hengame arasında yaşamaya geç kalacağım kaygısı taşıyorum. Günün yarısını profesyonellik, kurumsallık kisvesi altında sömürülerek tüketiyorum. Ne üretebilmem mesele ne de yaratıcılığım. Kurallara itaat etme potansiyelim mevcut konumu belirliyor.

Maillere cevap verirken üstlerimi hangi sıra ile bilgilendirdiğime, ne kadar çok çalıştığıma değil de nasıl çalıştığıma takılıyorlar, emeğimin karşılığını alamadığımda isyan edişime takıyorlar. Stresle öldüremediklerini yılın elli haftası at gibi koşturup iki hafta tüm kazandıklarını stres atmak adı altında tatillere yatıran insanları havaalanında bombalayarak öldürüyorlar. Bütün günün yorgunluğu atmak üzere çıktığın eğlence mekanlarında sırf cinsel tercihlerin hoşlarına gitmedi diye öldürüyorlar. Birileri bizi onlara benzemediğimiz için değil onların akıl yoksunu egoları uzay boşluğunda serbest salınımlar yapmaya devam etsin diye öldürüyor.

Senelerdir Amerika’nın oyunu bunlar diye okey masalarında çözdüğünüz memleket meseleleri şimdilerde kimselerin ilgisini çekmez oldu. Oyun Amerikan’ın başını aşınca gözler sıcak denizlere inmesine izin verilen Rus hanımlara döndü.

Eh benim memleketimin herkese saygısı olan, hoşuna gitmeyen cümleler yazıyor diye kitaplar yaktıran, sözleri susturamayınca söz söyleyenleri ile birlikte otellerini yakan aklı önde gidenleri.

Kimseye saygınız yok sizin. Ne yaşama, ne yaşatmaya. Yetmezmiş gibi ölene de saygınız yok.

Gözünüzün önünde şehirleri yaktılar da ‘Neden Türkiye abi? Kimse kabul etmezken biz niye savaştan kaçanları kabul ediyoruz’ dedin. İnsanlar bir umut hayata tutunmaya çalışırken gözün dolar kurunda heyecanla bekledin. Ulan uçağını kaçırmasaydın isyan bile etmezdin.

Gamsızlık makamının hayatıma kattığı huzur iliklerime kadar işlemiş birisi olarak utanıyorum. Küçümsemekten kaçınmayan kalp boşluğunuzu, yükselmek için bastığınız omuzların yüklendiği sorumluluğu hiçe sayışlarınızı, ruhu satılmış etten kemikten oluşan vücudunuzu ne çok önemsediniz.

Dünya kupası maçı kadar kıymeti yok varlığımızın.

Vatan, millet, Sakarya attınız ama tutamadınız bu sebepten 'Birilerinin servetlerini katlamak için gözü dönmüşken başka birileri,birbirlerine sokularak hayatta kalmaya çalışıyor. Gerçek paralel yapı bu. Hem de öyle bi 'paralel' ki varsıl dünyayla hiçbir noktada kesişmiyor.'

Şimdi bu yazıyı kapatıp valizimi sırtlanıp gerçek dünyamıza geri dönüyorum. Bekle beni çılgın beach partileri.

Arrivederci!

Yazarın Diğer Yazıları