Üniforma size kaba davranma, nezaketi bir kenara bırakma, yüksek sesli konuşmanın etkileyici olduğu, asık suratlı olmanız gerektiği bilgileri ile birlikte veriliyor olmalı.
Yoksa tüm bu terörün başka bir açıklaması olamaz.
Hepimiz bir şekilde üniformalı kimselerle karşı karşıya geliyoruz. Burada bahsini ettiğim üniformalılar genel olarak devlet memuru statüsündeki kimseleri kapsamakta. Örneğin askerler için genellemelerim kaideyi bozmaz statüsüne girebilir.
Kimlik, pasaport vs. işlemleri için gittiğiniz karakollar, yollarda denk geldiğiniz trafik polisleri nezaketsizlik örnekleri olarak boy göstermekteler.
Suçlu olmanız durumunda başınıza gelebileceklere ilişkin ayrı bir başlık açıp sayfalar dolusu yazmam gerektiğinden mecburi karşılaşmalar üzerinden konuyu irdeliyorum.
Tabi suçlu iken karşılaştığınız kötü muamelenin doğruluğu kesinlikle tartışma konusu olacak nitelikte.
Pazartesi İstanbullunun işe gidiş, yetişme telaşının olduğu saatler. Trafik cinnete beş kalayı gösteriyor. Bir bayan sürücü yola çıkarken dikkat etmemiş, aksilik bu ya dikkat etmediği kişi motorlu trafik polisi. Anlayacağınız haftanın piyangosu hanım ablaya vurdu.
Polis abim (genç yaşlarda, belli ki mesleki yaşantısının ilk 5 yılı içerisinde) caddeyi ‘Sağa çek’ çığlıkları ile inletiyor. Yeterli gelmedi takip etti. Caddenin ortasına yerleştirdiği motoruyla trafiği durdurdu. Bayan sürücüye avazı çıktığı kadar bağırıyor. Ben yürüdüğüm için 3 sokak aşağıdan sesini duyuyorum. Trafik zaten aldı başını gitti. Hanım kız soruyor ‘Niye bağırıyorsun?’ Cevap yok.
Şimdi bunu herhangi biri yapmış olsa gerçekten olaylar çok çirkinleşir. Kaza olmamış, bir anlık dikkatsizlik dışında kasten bir durum söz konusu bile değil. Ne bu şiddet bu celal?
Ayrıca bu ülkede insanlar öldürülüp, kritik hatalar yapılıp ‘Kandırıldık. Hata yaptık’ deyip işin içinden çıkılmıyor mu?
Emekli polis memuru pazarda mandalinayı beğenmedi diye pazarcıyı vuruyor da biz zavallı halk hata yapınca neden bu denli canınız sıkılıyor?
Alınan maaşların geçim sıkıntısına sebep olduğu ve bunun ruhsal bunalımları beraberinde getirdiği yönünde veryansınlar var. Eğer bu bir gerekçe ise; atanmayı bekleyenler, atanmayı beklerken intihar edenler, atandıktan sonra yüzlerce öğrenci ve onların da geçim sıkıntısı çeken velileri ile cebelleşen öğretmenlerin el ele verip ülkeyi dört ucundan ateşe vermeleri gerekir.
Üniformanızı giymeden önce bir hiçseniz kıyafetiniz bu gerçeği gizlemeye yetmiyor.
Bu gibiler için çok sevdiğim bir cümle vardır, orijinalini bilen bilir.
Senin egonu gezdirenler yesin.