Kilis'te yaşanan gelişmelerin ortaya çıkardığı endişe üzerine Başbakan Sy. Ahmet Davutoğlu, " Kilis'te gerekli tedbirler alınacak, bu saldırılara cüret edenler bedelini ödeyecek. " dedi. Uzun süredir bu açıklama paralelinde söylemleri duyuyoruz. Kilis'e önsöz diyeceğimiz benzer bir olay ve benzer açıklamalara değinelim. Taraflar yine aynı, değişen ünvanlar.
20 Mart 2014'te üst makamlarca "öfkeli müslümanlar" diye nitelendirilen, uğruna tedbirler alınan İŞİD, sanal ortamda açıklama yapıyor. Süleyman Şah Türbesinin bulunduğu arazinin ellerinde olduğunu bildirip boşaltılması için süre veriyor.
25 Mart 2014'te dönemin Başbakanı Sy Recep Tayyip Erdoğan'a bir gazetecinin türbe ile ilgili soru sorması üzerine, şu açıklamayı yapıyor: " böyle bir yanlışlık olursa gereği neyse yapılacaktır. Bu topraklar bizim toprağımızdır. Burada yapılacak saldırı aynen Türkiye'ye yapılmış demektir."
Aynı gün dönemin Dışişleri Bakanı Sy Ahmet Davutoğlu ise şu açıklamada bulundu: "Süleyman Şah Türbesinin bulunduğu topraklar uluslararası hukuk gereğince Türk toprağıdır. Bir tehlike olması durumunda her türlü karşılık verilecektir. "
28 Mart 2014 de ise Milli Savunma Bakanı Sy. İsmet Yılmaz ise şu açıklamayı yaptı:" Bordo Bereliler bölgeye taviye edilmiştir. TSK teyakkuz haindedir."
En üst birimlerimizin kararlı (!) açıklamalarının üzerine tedirginlik giderildi. İŞİD'e dönersek herhangi bir girişimde bulunmadı.
Tarih, 22 Şubat 2015'e geldi. TSK, Şah Fırat isimli operasyon ile Suriye'ye girdi. Hedef belli idi.( İŞİD değil) Orada bulunan 40 askeri personelimiz, atalarımızın naaşları ve kutsal eşyalar alınacaktı. Artık Sy. Erdoğan, Cumhurbaşkanı olmuştu. O ünvanı ile de operasyondan dolayı Genelkurmay Başkanı Sy. Necdet Özel ile Kara Kuvvetleri Komutanı Sy. Hulusi Akar'ı tebrik etti. Kaza Sonucu bir şehidimizin dışında kimsenin burnu kanamamıştı.
İzahat şuydu: bölgede iç savaş şartları yaşanıyordu ve tedbir amaçlı türbe taşınacaktı. İŞİD birşey yapabilirdi. Hatta türbeyi uçuranda biz olacaktık.
Yaklaşık bir sene önceki açıklamada dile gelen karşılık bu muydu?
Peki, tedbir aldığımız İŞİD bugün ise Kilis için tehlike arz ediyor. Gelen raporlar ışında elliye yakın roket yollamış. Mart 2014'teki gibi açıklama Sy. Davutoğlu tarafından yine yapıldı. Yazının başında, bedel ödeyecekler, dediğini söylemiştik. Şimdi merak ediyorum. Bu bedel nasıl ödenecek. Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara, trajikomik bir şekilde BM ve NATO'yu göreve çağırdı. Kilis Valimiz ise abdestsiz sokağa çıkmayın diye uyardı. Sonrasında Süperman olmadığını ve roketleri havada yakalayamayacağını söyledi.
Kilis merkezinde Suriyeli mülteci oranı nüfusun yarısından fazla. Sosyolojik bu sıkıntıya bir ekte İŞİD'e ait roketler...
Artık işimiz ya Süpermana kaldı ya da BM ile NATO'ya. Hayırlısı artık. Onlardan da yardım gelmezse Kilis'e uygun bir kamyon bulmak zorundayız. Malum taşımak usulü ile bedel ödetebiliriz...
Saygılarımla