Tarihin ifade edeceği anlam milletlerin tarihe bakış açısı ile ilgilidir. Bu noktada Batı, hangi eğilimde olmuştur?
Önce sığ tarihine sayfalar eklemiştir. Sonra bu sayfalar içinden kahramanlar türetip tarih devşirmiştir. Satır aralarını türettiği kahramanlarının nitelikleri ile süslemiştir. Çocuklarına türettikleri bu tarih nezdinde hedefler belirlemiştir. Geleceği inşa ederken temele bu tarihi yerleştirmiştir.
Tarihi, siyasi hesaplaşmaların gölgesinden kurtarmıştır. Tarihi siyasete göre değil; siyasetlerini tarihe göre belirlemişlerdir. Dolayısıyla tarih, kendi içerisinde kutuplaşma yaşamamıştır.
Evvela, kahraman diye nitelendirdikleri kişiliklerin ideallerini anlatmışlardır. Neleri hedeflediklerini dillendirmiştir. Yeni nesil diye tabir ettiklerinin bu ideallere sahip olmasını istemiştir. Kahramanlarının varsa başarısızlıkları, başarıya çevirme fırsatını bugünkü çocuklarına bırakmıştır. Çünkü miras, idealler olmuştur. Yaşayan ideallerdir ve mutlaka bir gün başarıya ulaşacaktır.. Şayet geçmişte bir olumsuzluk yaşanmışsa o bu günlerin yol açıcısıdır. Bugün gerçekleşecek ideallerin, o günlerden müjdeleyicisidir.
Kahramanlarına “zavallı” diyen “tetikçi tarihçileri” de olmamıştır. Satın alınan tarihçileri de yoktur. Siyasetin güdümünde kaleminden mürekkep akan “müsvedde tarihçi” kılığına girmemiştir.
Tarihçileri, eserlerinin kaç baskı yapacağını düşünmemiştir. Ve yahut baskı sayısı artsın diye “şarlatan” olmamıştır. Televizyon programlarına nefislerini satmamıştır. Birilerine yaranma modasına da girmemiştir.
Unvanlarını hak ederek almışlardır. Unvan için “soysuzlaşma” yolunu tercih etmemiştir. Bugün başka yarın başka konuşmamışlardır. Bugün konuşacaklarının yarın da arkasında durmuştur.
Neyi, niçin eleştirdiğinin, niçin alkışladığının farkında olmuştur. Meselenin özünden kopmamıştır. Şekil ile uğraşmamıştır. Günün adamı olmamıştır. Davasına inanmıştır. O uğurda mücadele etmiştir. Lobi oluşturmuştur.
“Bizde bu işler nasıl yürümektedir?” sorusuna cevap vermek hiçte zor değildir. Evvela yukarıdaki cümlelere özne olabilecek tarihçi sayımız oldukça azdır.
Bizde genelde iş siyaset ile yürür. Tarih siyasete değil; siyaset tarihe yön verir. Tarih önce ticaret için yapılır.
Makam-mevki sahibi olmak için fikirler ipotek edilir. Emre amade, siparişe göre eserler yazılır.
Kısacası tarih, “tetikçilerin” elindedir. Namlunun ucunda ise gerçekler…