Emre ATEŞ

TÜRKMENDAĞI, SADECE DAĞ DEĞİLDİR

Emre ATEŞ

İslami hassasiyeti yüksek(!) olan bir milletiz. Tam anlamıyla yaşamayız; emirlerine uymayız; icraatten uzak yaşarız ama söz meclisinde de kimseye pay bırakmayız. Bu elbette bireyleri içeren tespit ama bireyler de bir araya gelince çoğul anlam ifade ediyor.

Başlığımızında malumu gündemimiz Rusya ve Suriye baskısı altındaki Türkmendağı. Ramazan ayı sebebiyle yoğun duygularımız ile tepkimizin adı Türkmendağı. Cümlelerimizde hep "Türkmendağı düşüyor, düşücek, düştü. " ifadeleri yer alıyor. Hepsi de bu sloganik cümlelerden ibaret. Burada da bilinçli bir tepki veremiyoruz. Tepkilerimizi hep din olguları ile bezenmiş stres atma mekanizması şeklinde yapıyoruz. Çünkü bizden bu isteniyor. Ardını ve altındaki sebebin ne olduğunu bilmemiz istenmiyor. Bizde araştırmayarak, olduğu gibi kabul ederek çanak tutuyoruz. Tüm davayı Din'e indirgeyerek cihatçı gruplara havale ediyoruz.

COĞRAFİ ANLAMDA TÜRKMEN DAĞI
Maalesef bu noktada bile bir çok vatandaşımız ismi hasebiyle bölgeyi dağdan ibaret görüyor. Evet orada bombalanan bir dağ var hepsi bu sanıyorlar. Acaba kaçımız, Yayladağı'ndan Lazkiye'ye uzanan ovalık bir yapı olduğunu biliyoruz bölgenin.
Bölge, Türkiye'nin güvenliği açısından oldukça stratejik öneme haizdir. Bayır-Bucak, Hama/Humus ve Halep üçgeni şeklinde adlandırılabilir. Ve aynı zamanda Ortadoğu'nun Avrupa'ya açıldığı kilit noktadadır. Mevzunun patladığı kısımda burasıdır. Yani mesele sadece Türkmen ve Müslüman algısı değildir. Elbette bunlarda etkili sebeplerdir. Ama tek sebep değildir.

PETROL SEVKIYATI- KÜRT KORİDORU-PYD-İŞİD

Suriye, Irak politikasının zamanı gelmiş kısmıdır. Hatırlayacaksınız, Cezire, Ayn El Arab (Kobani), Afrin şehirlerini kapsayan federal bir yönetim teşkil edildi. Rojova Demokratik Federal Yönetimi ile adlandırılan bu oluşum Irak'ta oluşturulan Kürt Bölgesinin uzantısı resmi ayağı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sözüm ona ABD ve İsrail de karşıdır bu yapıya. Güneyde Irak sınırından Fırat Nehrine kadar 400 km'lik alanda Kürtler PYD aracılığıyla hakimler. Gerekçeler bunlar. Peki ya yöntem ne? O da mazlum bir hava oluşturmak. Aktör ? Tabiki İŞİD. Tıpkı Afganistan ve Irak işgali için zemin olan aktör El Kaide gibi. Hatırlayın, 12 Eylül saldırılarını. Yöntemin devamında kurtarılmış (!) bölgeler ilan edip Kürt nüfusu yerleştirmek. Tabiki Türkmenleri bölgeden çıkardıktan sonra.

Birlikte hatırlayalım, Tel Abyad'ı İŞİD'in nasıl silah atmadan terkettiğini. Veya Ayn El Arap'ta nasıl mazlum Kürt algısı oluşturulduğunu ve bölgenin PYD'ye teslim edildiğini. İşte stratejik hamle Bayır-Bucak'ın alt yapısı budur. Bayır-Bucak'ın ardı Akdeniz ve buraya uzanan Bağımsız(!) Kürt Devleti. Sevr ile yapamadıkları amma asla pes etmedikleri proje. Devlet kurulsa ne olur? Basit, Türkiye Petrol sevkiyatının dışında kalacak. Bölge ile bağı kopacak. Unutulmamalıdır ki Batı hiçbir zaman aceleci davranmaz. Hedefine adım adım ilerler. Bize düşen bu hesabın farkında olmaktır. Elbette İslami refleks ile tepki vereceğiz. Ama hepsi bu olmamalı. Türk Yurtlarını, İslam Coğrafyalarını inceleyin senaryo hep aynıdır. Aktörler değişir. Muhatapta sadece izler. Bu arada bu düşmanlığı sadece Batı'dan da beklemeyin. "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur. " sözünün alt yapısı da budur. Ülkesinde Çinli olan Müslümanlara ilişmeyipte Doğu Türkistan'a müdahale eden Çin'i düşünün. Mevzunun sadece din olmadığı görülecektir. Yine enerji koridoru ve Boğaz'a çıkış kapısı Kırım'ı ve Rus politikalarını düşünün. Rum politikasını inceleyin Kıbrıs'ın sadece bir ada olmayacağını anlayacaksınız.

Çözüm için ilk adımı açıklayayım. Önce özümüze döneceğiz, maneviyata doğru yöneleceğiz. Milli bir politika üreteceğiz...
Saygılarımla. ..

Yazarın Diğer Yazıları