Emre ATEŞ

TÜRKMENDAĞI'NDAN

Emre ATEŞ

Süreç, kendi içinde barındırdığı tezatlar ile gündeme gelen politikaların samimi olmadığını da açık ediyor. Dış politika unsurlarından öte; yardım kuruluşlarının(ki en popüleri) dahi itibar etmediği Türkmenlere sahip çıkma yarışı başladı.  Anlayacağınız hepimiz Türkmen olduk bir anda. Musul’da, Kerkük’te, Telafer’de yaşananları görmeyenler bugün Halep’te(Bayırbucak) taraf oldular. Herkes ‘makarna’ seferberliği başlattı.

            Halep’in, Türkmen yurdu olmasından öte stratejik bir koridorun çıkış noktası olduğunun bile farkında olmayan dış politikanın yansımaları kendini gösteriyor. İŞİD’in hayati varlığının PYD ‘nin sigortası olduğunu Cenevre görüşmeleri ortaya çıkardı.

Cenevre Görüşmeleri

            Cenevre Görüşmelerinde en trajikomik hadise şu oldu: Türkiye’nin PYD katılamaz; çünkü onlar terör örgütüdür nidası oldu. Peki kimdi bu PYD, Kobani’ye selam çaktığımız özgürlük (!) elçileri. Başka, ülke sınırlarımızda koridor açarak peşmerge geçişine zemin hazırladığımız ve kazanacakları zafere duacı olduklarımız. Başkanı Ankara’da resmi olarak ağırladığımız PYD.

            Şimdi ise terör örgütü oldular. Suriye’nin geleceğine yön verecek toplantıda olmaması gereken grup oldular. Neden? Çünkü, Türkmenlerin temsil edilmeyeceklerini bildiklerinden karşı hamle gerekli de ondan. İlave yanlış politikalara karşı, Türkmenlerin yanındayız algısı…Samimi olup olmadıklarını partizanca fikirlerinin esiri olanların dışında herkes biliyor. Şunu da söylemekte yarar var. PYD o masada olsa ne olur olmasa ne olur. Zaten hazır bir senaryo var. Oyuncular belli, figüranlar belli, kurban edilip eziyet çekenler belli. Kalan tek şey algı yaratıp Türkmenlerin yanındayız dedirtebilmek. Onun içinde malzeme belli makarna, battaniye, çocuk bezi… Bu sözümü yerel ölçekte söylediğim sanılmasın. Algı, en tepeden aşağıya doğru hayat buluyor.

Konsolosluk baskınında müdahale edemediğimiz, ‘öfkeli müslümanlar’ diye tabir ettiğimiz; korkusuna kapılıp ecdad diye tabir ettiğimiz Şah Türbesini kamyona yüklediğimiz İŞİD, zaten görevini layıkıyla yerine getiriyor. Çoktan mazlum PYD yarattı. Suriye’nin olacaksa bir geleceğ, inanın bana Türkmensiz olacak. 

            Türkmendağı’nda Cihadçı Grupların boy göstermesi de işimizi kolaylaştırdı. Artık tamamıyla yanındaydık.(!) Düşünsenize habersiz kuş uçurtmayacak role soyunan bir devletin tüm ulusu, ümidini bu gruplara ve yurttan giden vatanperver insanlara bağladı. Unutulan bir şey vardı bunların belki dağ gibi yüreği vardı ama nizamı yoktu. Hepsinde öte asker değillerdi. Harp sanatında uzaktılar. Bu işin sadece yürek ile olacağı gerçek olsaydı Filistin’de zafer başımıza taç olurdu. Ama olmadı. Bu mücadele sistemli program gerektirir.  Yoksa bu iş, yine milli kahramanımız(!) Polat Alemadar’a kalacak.

            Bu sebeple yapılacak bu Cenevre Görüşmelerinde yapılacak en mühim şey: kimlerin masada oturacağından ziyade Türkiye’nin alacağı pozisyondur. Türkmenlerin geleceği kadar bölge üzerinde şekillenecek haritanın sahiplerinin kim olacağı belli gibi görünüyor. Bu durumu terse çevirebilmek mesele.

            Buradan son söz olarak; Halep Türkmenlerine yardım için Türkmen Dağına giden Çarşamba günü rus bombardumanı ile şehadete eren İbrahim Küçük için Allah’tan rahmet niyaz ederim. Mekanı cennet olsun…

Yazarın Diğer Yazıları