Emre ATEŞ

Zaafiyeti Görmek Lazım

Emre ATEŞ

Kalkışım sözcüğü darbe ile sözcük dağarcığına girdi. Aslında olayın başı itibarı ile stratejik bir söylemdi ve de doğruydu. Buradan ifade etmeliyim ki bu bir senaryo değildi. Üzüldüğüm nokta da bu oldu. Siyasi tercihlerimiz bu olaya da etki etki etti. Düşünün sivillerimiz katledildi. Özel Harekata toptan saldırı yapıldı. Onlarca şehidimiz var. TBMM bombalardan nasibini almış. Bütün bunlara rağmen kalkıp senaryo demek yakışık almayacak bir durumdur.

En yakın örneğini otuz altı sene önce yaşamız darbenin. Oraya atıfta bulunarak bugünkü darbe girişimine yorum getirmek saf dillilik olacaktır. Zamanın şartları elbette ki organize olmayı zorlaştıracaktır. Sabahı bekleme gereğini bir darbeciler düşünemedi de tüm senaryo savunucuları düşünmüş. Belli ki ifşa olma durumu ile sabahı bekleyememişler.

Gün birlik olma günü ise her şartta devletin yanında olmak Türk Milletinin asli görevi olmak zorundadır. Ama olayın sıcağı geçtikten sonra da gerekenler konuşulmalıdır. Bu darbe girişiminin kazanını Türk Milletidir. Zaten başarı da burada Türk Milletinin sağ duyusu ve kararlılığıdır.

Hükümeti yaralayacak senaryo söylemlerini yapmak kadar; hükümet taraflı olup zaafları dile getirmemek de yanlış diye düşünüyorum.

Ciddi bir saldırı ile karşı karşıya geldi bu Türk Milleti ve geleceği. Hiç konuşulmayanı dile getirmek istiyorum. Düşünsenize ülkenin başkentinde Genelkurmay Başkanı esir alınabiliyor. Ya bu daha geniş kapsamlı bir hareket olsaydı? Bunları söylemek inanın hükümete zarar vermez aksine tedbirler almamızı sağlayacaktır. TRT gasp edilebiliyor. Cumhurbaşkanlığı sekreteri esir alınabiliyor. Özel hareket birimine komplike saldırı yapılıyor, meclis bombalanıyor. Bunlar üst üste konduğu zaman büyük bir zaafiyeti gösteriyor. Halkın kendini tabiri caiz ise kalkan yapması bu zaafiyeti kapatan en büyük reaksiyondur. Kimse beni yanlış anlamasın ama ben bu zaafiyeti taşıyan hiç kimsenin görevlerine devam etmesini istemiyorum.

Kendimi bildiğimden beri bu cemaat denilen yapının karşısında durdum. Yeni değil düşmanlığım. İnlerine mi girilecek ne olacaksa olsun. Ama şunu da belirtmeliyim ki; bu olay salt cemaatinde yapacağı bir olay değil. Cemaatin boyunu aşan kesinlikle dış bağlantılı, destekli bir hadisedir.

İstihbarat konusunda eksikliğimiz diğer bir zafiyet konusu olarak karşımıza çıkacaktır. Kalkışım hareketi bastırılıyor. Üç bine yakın hukuk görevlisi gözaltına alınıyor. İlla böyle bir olay mı olması gerekiyordu diye sormak geliyor içimden. Madem bunlardan haberdarız, zamanında alın içeri. Medya baskısından mı çekiniyorsunuz?

İki tane F-16, üç helikopter ile demokrasi zor bir sınav geçirecekse bu ülkede bırakında endişe edeyim. Gerisi teferruat der, vatanı dilimize dolar, siyasi söylemlerde olmayız. Kim başta ise yanında da oluruz. Sıkıntı değil. Bazı senaryocu aklı evveller gibi bu işin kazanını hükümet olur diyerek karşı da durmayız. Biz kazanın kim olacağını değil kaybedenin kim olacağını düşünürüz. Türk Milleti zor dönem aktörüdür. “Bir” olunacaksa model olur; ders verir. Ama gereği olan hesap sormasını da bilir.

Buradan çağrım şudur; bu yapı tüm uzantıları ile yok edilsin. Siyasi ranta dönüştürülmeden devletin bekası gereği hareket edilsin. Herkesi kapsayıcı dil kullanılsın. Her şerde bir hayır var misali bir araya gelen bu millet bu hali ile muhafaza edilsin. Bir daha söylüyorum radikal kararlar atılsın. Bu istihbarat zafiyeti gösterenlere de yol verilsin. Tarihten bir örnek vereyim. Dünya haritacılığının ilk akla gelen ismi efsane Piri Reis’in Osmanlı Devleti tarafından nasıl cezalandırıldığı unutulmasın. Osmanlı büyük devlet derken aldığı büyük kararların da farkında olabilmeliyiz. Demiyorum zafiyet gösterenleri idam edin. Ama görevlerine de son verin.

Yaralı halde olduğu halde başarısızlığı hazmedeyen Teşkilat-ı Mahsusa Lideri Süleman Askeri Bey örneği varken tarihimizde Genelkurmayın ve MİT Müsteşarlığının düştüğü durumu kabullenmek imkansızdır.

Son söz, bir Türk Milliyetçisi her fırsatta geleceğin teminatı devletinin yanında olur; olmalıdır. Ama desteği kadar hesabı da kıymetlidir. Gerekeni yapar; gerekenin de yapılmasını ister.

Saygılarımla…

Yazarın Diğer Yazıları