İbrahim AKBABA

Metin Reis

İbrahim AKBABA

Balıkçı köyümüz Ereğli’deki “gırgır” denilen büyük balıkçı teknelerini bilmeyenimiz yoktur.

1 Eylül’den, 15 Nisan’a kadar en zor iklim koşullarında denizde olmak, zahmetli ve yıpratıcı bir iştir.

Her teknede en az 20 kişi, geçim için, ekmek davası için umutla açılırlar Marmara’ya. Her seferinde heyecanla, yeni bir umutla bırakırlar ağlarını denize. Bazen bereketiyle toplanır ağlar, bazen de bir başka sefere tazelenir umutlar.

Metin Reis, Gemlik Körfezi Armutlu açıklarında “bismillah” diyerek saldı ağlarını derinliklere. Tayfalar, bağırış çağırışlarla dört bir yana yetişerek ezberlemişçesine işlerini yaparlar.

Bir müddet sonra yedek teknenin desteğinde çevrilen ağlar, palamarlar ve ana vinç ile tekneye çekilir. Toplanan ağlar silme doludur, ama balıkla değil, çöp ile.

Çöp dediğimiz, büyüklü küçüklü pet şişeler, türlü renkte biçimde naylon poşetler, kola kutuları vb. akla ne gelirse.

Bunca uğraşının sonunda reis ve tayfa, tonlarca çöpün şaşkınlığı ve moral çöküntüsü içindedir. Ağları, alt tarafta torba gibi toplayan bir halat vardır. Halat çekildiğinde içindekiler boşalır. Bu hayal kırıklığı karşısında, halatı çekip çöpleri tekrar denize boşaltmak kolay ve mümkünken, Metin Reis’in vicdanı buna izin vermez.

Eşi dostu arayarak bulunduğu bölgedeki belediyenin telefonunu öğrenir, arar. Karşısına çıkan özel kaleme konuyu kısaca anlatıp, belediye başkanı ile görüşmek istediğini söyler.

Özel kalem, başkanın belediyede olmadığını, cep telefonundan başkana ulaşmaya çalışacağını, 10 dakika sonra tekrar görüşebileceklerini söyler.

Metin Reis, özel kalem ile tekrar görüşmeyi beklerken, dostlarından başkanın telefonunu edinir, arar; bir türlü ulaşamaz. Bir süre sonra belediyeyi aradığında, özel kalem; başkana ulaşamadığını, elinden bir şey gelmediğini söyler.

Metin Reis ısrarla, teknesinde tonlarca çöple denizin ortasında kaldığını, çöpü; yanaşabileceği tek yer olan iskeleye boşaltmak istediğini, belediye araçları ile buradan alabileceklerini, bunu insanlık adına yapmalarını rica eder.

Özel kalem başlangıçta, dertsiz başına dert açmak istemez bir tavır sergilese de, Metin Reis’in ısrarı karşısında çöpü iskeleye boşaltmasına izin verir.

Metin Reis’in teknesi onca mil yol kat edip iskeleye yanaşır, çöpü boşaltır. Sahilde onları izleyen birkaç kişi bağıra çağıra karşı çıkarlar.

Metin Reis sükunetle, belediyeden izin aldığını, belediye araçlarının çöpü kaldıracağını söyleyip iskeleden ayrılır. Metin Reis, 10 gün sonra Ereğli’ye döndüğünde, çöpü bıraktığı belediye tarafından gönderilen yüklü bir ceza makbuzu ile karşılaşır.

Daha önce ulaşamadığı belediye başkanını arar, ulaşır ve durumu anlatır. Çöpün kendi çöpü olmadığını, sadece vatandaşlık sorumluluğu ile hareket ettiğini, özel kalemin iznini aldığını vurgular. Ne ettiyse cezadan kurtulamaz.

Aynı olayı Abanozların Yavuz Reis, Kartal İskelesi açıklarında yaşadı. Denizden çektiği tonlarca çöpü, kayıkhane rıhtımına boşalttı. Herhangi bir cezai işlem yapılmadı. Tam tersine belediye görevlileri yardımcı oldu.

Metin Reis ve tayfası bu cezadan sonra çevre duyarlılığını yitirdiler mi? Hayır. Metin Reis, birkaç yıl önce vefat etti. Onu rahmetle anıyorum. Bize, örnek davranışıyla bir yaşam dersi verdi. Hak, hukuk, çevre ve insanlık bilincini yitirmiş yöneticiler yüzünden bizim de anlayışımız, davranışımız değişmeyecek.

Yolda gördüğümüz bir pet şişeye tekme atmak yerine, varsa geri dönüşüm kutusuna, yoksa çöp kutusuna bırakacağız. Yeşilimizi koruyacak, doğamıza sahip çıkacağız.

Birilerinin, rant hesabıyla, haksızca topraklarımızı talan etmesine göz yummayacağız, sesiz kalmayacağız. Kızderbent’e sonuna kadar sahip çıkacağız. Her zaman, her yerde haykıracağız: “Kızderbent’te TAŞ OCAĞINA HAYIR”

 

Yazarın Diğer Yazıları