Ruhan Odabaş

Devlet adamı olmak…

Ruhan Odabaş

Bir ülkenin gücü ya da güçsüzlüğü, o ülkenin devlet adamlarıyla ölçülür, ölçülmelidir. “Devlet” denen yapı, “adam” olanlarla doğru yönetilir çünkü…

Geçtiğimiz günlerde, TBMM Genel Kurulu’nda, TSK’nın Somali Aden Körfezi’ndeki görev süresinin uzatılması konusu görüşülürken, AKP yetkililerinin söylediği;

“Somali'ye eskiden kimse bakmazdı, ilgilenmezdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Somali'ye elini uzattı, Somali'yi çukurdan çekti çıkardı.” sözlerine tepki olarak, CHP’li Osman Korutürk bir anısını anlatıyor. Bir anlamda “devlet adamı” profili çiziyor sizin anlayacağınız. Gelin paylaşalım ve anılarımızı da tazeleyelim… 

“1992 yılında, dönemin Başbakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı Erdal İnönü ve Millî Savunma Bakanı Nevzat Ayaz'la uçakla Somali'ye gittik. Orada bulunan Amerikan birliğinin başındaki tuğgeneral, Erdal İnönü’ye;

 "Sizin zırhlı yelek giymeniz lazım, başınıza miğfer giymeniz lazım." dedi.

Korutürk Erdal İnönü’nün verdiği yanıtı şöyle anlatıyor;       

"Somali'de Türkiye'nin belli bir itibarı ve tanınırlığı vardır. Ben zırhlı yelek giymek diye bir şeyi aklıma bile getirmem, ben zırhlı yelekle gitmem oraya, açık giderim."  

Devam ediyor Osman Korutürk;

“Sayın İnönü, Sayın Ayaz ve ben Meclis’e gittik zırhlı yelek giymeden. Yanımızdaki Amerikalılar da zırhlı yelekle, miğferle, öyle gelmişlerdi kendi araçlarıyla. Oradaki Somali halkı Erdal İnönü'nün arabasını havaya kaldırdı arkadaşlar sevgi gösterisi olarak ve Amerikalılar hayret içinde kaldı. O tuğgeneral dedi ki; 

"Ya, bu nasıl oluyor? Biz buraya gittiğimiz zaman bizi taşlıyorlar. Bunu siz nasıl yapabiliyorsunuz, nasıl oluyor?"

Somali halkına verilen yanıt şöyle olmuş;

"Biz Türk'üz, bizi burada tanırlar." 

 Belli ki çok gerilmiş bu konuda Korutürk. Sonraki sözlerinden de anlaşılıyor bu. Diyor ki:

“Somali'deki Türkiye'ye yönelik sevgi Tayyip Erdoğan sevgisi de değil, Ahmet Davutoğlu sevgisi de değil, AKP sevgisi de değil, Türkiye sevgisidir ama şimdi bu sevgide bir gerileme görüyoruz arkadaşlar. Bakın, o tarihte, 1992'de arabayı havaya kaldıran halk, o halkın bir kısmı Cumhurbaşkanının Somali seyahatinden önce oraya giden ön heyetin bulunduğu otele intihar saldırısı düzenliyor, bomba patlatıyor. Daha önce Türkiye Büyükelçiliği’ne bombalı saldırı oldu, orada güvenlik görevlilerini kaybettik. Neden böyle oluyor, bunu bir düşünmek lazım.”

Devlet adamı demiştik değil mi?

Kuşkusuz okullar var, verilen eğitimler var. Var da, yine de “devlet adamı” olmak, olabilmek farklı bir şey…

Önce “devlet” denen yapının gerekliliğine inanacaksınız, sonra dünyanın gelişimine ayak uyduracaksınız, dünya ülkeleriyle ilişkilerinizin ölçülü ve seviyeli olmasının sizin ülkenizi olumlu etkileyeceğini bileceksiniz…

Tüm bunlar için de, bireysellikten uzaklaşıp, toplumsal çıkarları öne çıkaracaksınız…

Herkes yapamıyor işte…

Yazarın Diğer Yazıları