Okuyucularımın arasında, yazımın başlığına bakıp da;
“İnsan yaratıcı olamaz” gibi düşünenlerin olacağını hiç sanmıyorum. Biliyorum ki bu köşeyi okuyanların tümü, en az benim kadar gerçekçi, dünyaya doğru pencereden bakan, olayları doğru biçimde tahlil edebilen insanlardır. Bu nedenle de bilirler benim hangi anlamda söylediğimi…
Bugün 14 Şubat ya, tüm dünyada “Sevgililer Günü” olarak biliniyor ya, sözü buraya getirmek istedim ben.
“Kapitalist sistemin bir tüketim oyunudur” yorumunu yapanlar var, bilirsiniz. Tıpkı türban olayının pompalanmasının arkasındaki gibi, Sevgililer Günü’nün arkasında da bu tür yorumlar bulabilirsiniz, bulabiliriz.
İçinde “sevgili” var, önemli…
İçinde “gün” var, sevgiliye adanmış…
Öyleyse, sevme çağındaki genç insanlar için önemlidir bu gün.
Şimdi bir eleştiri daha gelebilir bana. Okuyucularımdan biri ya da birçoğu;
“Sevmenin çağı mı olurmuş” diyebilir.
İşte gelindi benim sözüme!..
Sevmeyi; yaşa, döneme bırakmadan, kendi duygularıyla yaratabilen insan, gününü güzellemeyi bilemez mi, beceremez mi?
Ortaya atılan bir gün varsa, o günde de sevgiden söz ediliyorsa, kendi yarattıklarının üstüne onu da ekleyerek, sevmenin katlarını bulamaz mı?..
Bir şiirimde;
“Hangi yanıma baksam
çiçek tarlasıydı
renkleri öldürdünüz…
Denizdi düşlerim
mavi, lacivert
dalgaları öldürdünüz…
Dört mevsimdim ayırımsız
bahar da vardı çıkınımda
yağmurları öldürdünüz…
Bir bebeğin
gülücüğüne saklamıştım sonuncusunu
sevmeleri öldürdünüz…”
demiştim diye, insanı sevmekten vaz mı geçtim sanıyorsunuz?
Bakın çevrenize ve görün, kimlerdir sevgileri öldürenler, kimlerdir ölümlere direnenler!
Boşverin sistemi falan da kendi günlerinizi, kendi güzelliklerinizi kendiniz yaratmaya çalışın. Adı konan güzellikleri çoğaltın, paylaşın!..
Tüm günleriniz sevgi dolu olsun…