Ruhan Odabaş

Karamürsel'den bir çığlık…

Ruhan Odabaş

İlk aklınıza gelen;
“Eyvah, ne oldu ki acaba” olur sanıyorum.
Haklısınız böyle düşünmekte. Türkiye’nin bir yanı kan gölü içindeyken, insan kanı oluk oluk akarken, gariban insanların gencecik çocukları şehit olup evlerine kocaman acılar düşerken, insan başka ne düşünebilir ki!
“Türkiye’nin bir yanı” dedim ya; Reyhanlı’da yaşananlar nedir?..
Suruç’ta yaşananlar nedir?..
Ankara’da yaşananlar nedir?..
İstanbul’da, Sultanahmet’te yaşananlar nedir?..
Demek ki “bir yanı” değil, neredeyse “her yanı” demeliyiz…
Ne kadar acı değil mi? Dünyanın en güzel, en yaşanılır coğrafyasında, güzelliklerin yerine, mutlulukların yerine, sevinçlerin, düğünlerin, bayramların yerine acı yaşıyoruz!..
O nedenle;
“Karamürsel’den bir çığlık” demem ilk anda sizi ürkütebilir.
Bu öyle değil. İyi, güzel, mutluluk verici bir çığlık, bir sevinç çığlığı. Yalnızca Karamürsel’i değil, tümüyle hepimizi mutlu etmesi gereken bir çığlık…

KOLAY OLMUYOR

Evet kolay olmuyor. Bir gazete çıkarmak, hele de günümüzde hiç kolay olmuyor. Birilerine yandaş görünmüyorsanız, birilerine yağcılık, yalakalık yapmıyorsanız, zor değil belki de olanaksız. Buna bir de küçük bir ilçede çıkmak gibi bir zorluk eklerseniz siz düşünün artık…
“Körfezin İncisi Karamürsel” adıyla çıkmışlar. “Yerel Süreli Haftalık” gibi bir başlangıçları var. Dileyelim de devamı gelsin, dileyelim de giderek günlük olsunlar, uzun verimli olsunlar…
Kim bunlar?
Bir avuç idealist insan. Çevrelerine duyarlı, insan haklarına saygılı, insanların haber alma özgürlüklerinden yana olan bir avuç gazete sever, yazı sever insan.
Biliyorum, onlar için kağıda dokunmak farklıdır…
Onlar için mürekkep kokusu farklıdır…
Onlar için düşündüğünü yazmak, yazabilmek önemlidir…
Künyelerine bakıyorum;
İmtiyaz sahibi: BuberGroup Basın yayın Danışmanlık. LTD. ŞTİ.
Genel yayın yönetmeni: Ercan Buber.
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Uğur Buber.
Görsel Sanat yönetmeni: Damla Şişman.
Halkla İlişkiler Müdürü: Pelin Yılmaz…
Gerçekten bir avuçlar ama mangal gibi yürekleri var demek ki. Günümüzde, birilerinin tüm olanakları kendi elinin altında bulundurma istemiyle yanıp tutuştuğu bir dönemde, Karamürsel gibi küçücük bir ilçemizde gazete olmak, gazete çıkarmak büyük yürek ister.
Yapmışlar işte, başarmışlar. Korkuları da yok. Yok çünkü, korkacak işleri yok.
Kimseye çamur atmıyorlar…
Kimsenin özel yaşamıyla ilgili sırlarını, bilseler bile deşifre etmiyorlar…
Kimseye sarkmıyorlar…
Bölgelerinin adına leke getirecek en küçük bir davranışları yok…
Öyleyse neden korksunlar ki?
Olayın başka bir yanı da şudur; yıllar önce basın konusunda oldukça güçlü olan Karamürsel’de yıllar sonra bir gazete çıkıyor. Karamürsel insanı bunu görecek ve mutlaka sahiplenecektir; sorunlarını, sevinçlerini, hüzünlerini dile getirecek bir aracı olarak sahiplenecektir…
Bize düşen, bir ağabey olarak kendilerine destek olmak, gerektiğinde deneyimlerimizi aktarmak ve kalıcı olmalarına katkı sunmaktır…
Başarılar diliyorum. Dilerim daha büyürler, dilerim günlük olurlar…
Bu arada, “gazete” ve “gazetecilik” dendiğinde Karamürsel’de aklıma ilk gelenlerden olan Mehmet Tören ağabeyimi ve yazmaya emeği geçmiş diğer büyüklerimi de saygı ile anıyorum…

Yazarın Diğer Yazıları