Seçim geldi çattı. İnsanlarımızın geleceğini önemli ölçüde belirleyecek bir ikilemin son iki günü artık. Hani AKP diyor ya;
“Ya taraf olursunuz, ya da bertaraf olursunuz” ve “benden olanlar- olmayanlar” gibi de yorumlayabileceğimiz bir mantık koyuyor ya ortaya yıllardır, tam onun tersi işte. Vatandaş;
“Ya AKP, ya da AKP’nin dışında bir seçenek” gibi yorumlayabileceğimiz bir noktada…
Dile kolay, 13 yıldır tek başına Türkiye’yi yönettiğini söylüyor AKP ve görüyoruz ki, yönetmenin değil, yönetememenin, beceriksizliğin örnekleriyle dolu bir 13 yıl geçmiş aradan. AKP’nin, kendi içinden bile muhalifleri çoğalmış, kendi içinde ikiye ayrılacağı gibi duyumlar alınmış ve zaten tabanı olmayan yapı, bunca yolsuzluk söylentilerinin sonrasında da iyice yıpranmış. AKP’ye geçmiş dönemlerde oy veren vatandaşların çok önemli bir bölümü, başka partilerin adaylarına;
“Bu kez oyumuz size” demeye başlamış.
Burada ortaya şu çıkıyor;
“Bu kez” diyorsa bir seçmen, geçmiş dönemlerde AKP’ye oy vermiş demektir ve AKP’den kopup gelecek her oy, rakibi olan parti için iki oy sayılacaktır…
Seçimin sonucunu ne etkileyecektir? Bunun yorumu nasıl yapılmaktadır siyaset bilimcileri tarafından?
7 Haziran’da, CHP’nin pırıltı kazanmasının nedenlerinden birini ekonomik söylemlerin oluşturduğunu söylediler bilen kişiler ve AKP’nin 13 yıllık gücünü biraz da seçimlere katılım oranlarına bağladılar. Yapılan anketler, seçime katılmayan, sandığa gitmeyen seçmenlerin yüzde 50’sini CHP’li olarak belirlemişlerdi bildiğiniz gibi. Şunu söylüyorlardı;
“Katılım oranı ne kadar yüksek olursa, AKP’nin kaybetmesi de o kadar kesin olur.”
AKP bu nedenle mi istiyordu seçime katılımın düşük olmasını?
Bu nedenle miydi daha önce yasakladığı Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını unutup ekstradan tatil uydurması?
Evet öyleydi ve bu proje Recep Tayyip Erdoğan tarafından hazırlanmış, yaşama geçirilmişti. Hatırlayın, Yüksek Seçim Kurulu’ndan daha önce Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanmıştı seçim tarihi. Cumhuriyet Bayramı tatili 5 güne çıkarılmış, insanlarımız tatil kandırmacasıyla sandıktan uzak tutulmaya çalışılmıştı.
Tuttu mu peki?
Recep Tayyip Erdoğan’ın bu projesi AKP lehine sonuç verdi mi?
AKP karşıtları da boş durmuyorlardı doğal olarak ve insanlarımızı sandığa götürebilmenin yollarını arıyorlardı. Sosyal medyada;
“TatileGitmiyoruz” hashtag’i açmaları da bundandı işte ve görünen oydu ki, bu çağrı hiç de boşa çıkmamıştı.
Nereden anlıyoruz?
İzmir ve Antalya gibi illerimiz Türkiye’nin tatilde en çok tercih edilen yerleridir bildiğiniz gibi. O yörelerdeki işletme sahipleri bu tür tatilleri iple çeker, gözler ve yaz sonunda bile olsa, masraflarının hiç değilse bir bölümünü çıkarabilmenin çabası içine girerler. Yoğunluk olur gerekçesiyle de önceden rezervasyon alırlar.
Beş günlük seçim tatili ne gösterdi dersiniz Antalya ve İzmir’de?
Tatil yörelerindeki işletme sahipleri, seçmenin bu kez tatilden değil de sandıktan yana bir tavır koyduğunu söylüyor. Yapılan araştırmalar da bunu gösteriyormuş.
Örneğin Çeşme!
Çeşme’deki işletmecilerin yaptıkları açıklamaya göre, seçim günü için var olan yüzde 50’lik doluluk oranları, seçim nedeniyle yüzde 10’lara kadar düşmüş.
Bu önemli bir rakamdır. Türkiye’nin yaşayacağı belki de en önemli seçim öncesi, seçmenin duyarlı davranacağının ince bir göstergesidir ve bu kadarı bile AKP’nin uykularını kaçırmaya yetmektedir.
Başka türlü olsa, kendilerine çok güvenseler ve seçimin sonucundan emin olsalar, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı meydanlara inip de AKP için oy ister mi?..
1 Kasım geldi. Tatile değil sandığa…