Karamürsel, bundan 40 yıl önce öyle güzel bir yerdi ki!
Abileri vardı,Ankara'da sözü muteber siyasi figürleri vardı, sözü geçer insanları vardı ve her şeyden önemlisi, bu memleketi kendi memleketi bilen sahip çıkan insanları vardı...
Şimdi önümüzde belediye ve muhtarlık seçimleri var.
Herkes çekmiş şık elbiselerini, yüzünde kulaklarına kadar gelen gülümsemelerle çarşı pazar herkese gülücükler saçarak "Ben belediye başkanı olacağım, ben meclis üyesi olacağım, ben muhtar olacağım" diye sevgi pıtırcıkları halinde çalışmalar yürütüyor.
Peki, bir memleketi sevmek bu mu?
Son 20 senedir ilçede öyle bir kutuplaşma yaratmış belediye başkanı varken, "Sevdiğimi herkes sevsin, sevmediğime selam vereni yakarım" modundayken, insanların birbirine selam vermesini bırakın, sosyal mecralarda takip etmesini, birinin paylaşımını beğenmesini bile takip edip birde üzerine yaveri ile ikaz ettirecek kadar acziyet modundayken..
Peki, bu ilçede uyuşturucu yüzünden ölen, öldürülen, hırsızlık yapan, seks işçisi yapılan, heba olup giden gençlerin vebalini nasıl ödeyecekler, inanın hayal bile edemiyorum.
Çocuğa diyorum ki, "Neden güreşi bıraktın?
Neden uyuşturucu batağına düştün?"
"Abi, muhalif oldum, dik durdum, bana da, benim gibi bir sürü arkadaşıma da idman yeri bile vermediler" diyor.
Karatecisi, tekvandocusu, güreşçisi neden Altınova'ya ya da başka memleketlere gidiyor sanıyorsun diyor. "Onlar parası olanlar, imkanı olanlar, çevresi olanlar; biz sahipsiz olanlarız" diyor.
Hoş, kime neyi anlatıyorum ki?
Zaten çoğunuz bunu bilip susmuyor musunuz?
Aman bizde gazabına uğrarız, işimiz gücümüz bozulur demiyor musunuz?
Ama inanın, beni hiç siyasetinizde, rantınızda ilgilendirmiyor!
Çünkü arsızlık öyle pis hale gelmişki, adam belediyeden ihale alıyor, müdüre jest yapıp araba hediye ediyor. Ama satışını müdürn üzerine değil tabi!
Ve bu ilçeyi 20 yıldır yönettiğini sanan zat diyemiyor ki, "Yahu bak, kapının önüne bu arabayı çekiyorsun, yarın demezler mi bunlar ne iş çeviriyor da ihale verdikleri firmanın hediyesi ile gezip tozuyor diye."
Demez!
Diyemez!
Her neyse, inşallah bütün leş kargalarının hepsinden birkaç ay sonra kurtulacağız!
Fakat benim bu sıralar asıl derdim Karamürsel Devlet Hastanesi.
Mesleğim gereği, hastane, emniyet, adliye, jandarma ve kamu kurumları ile haşır neşir olmak zorundayım. Hepsi namuslu, şerefli insanlar ama malum, ilçede korku imparatorluğu olduğu için kimse çok samimi gözüküp topa girmek istememelerini her zaman hoş görmüşümdür.
Hastanemiz muhteşem bir şekilde çalışıyor ama öyle bir yoğun ki, akıl sır erer gibi değil.
Hatta görüştüğüm birçok doktor önümüzdeki günlerde ya ayrılacak ya da ayrılmayı düşünüyor.
Günde sanırım küçücük ilçede 1600 civarı hasta muayene ediliyor.
Peki biz, bu ilçenin ileri gelenleri olarak bu doktorlarımızı, hastane çalışanlarımızı ne kadar onure ediyoruz?
Yine aklıma ne geldi.
Bir gün muhabir arkadaşlarım ile bir adli olayı takip ediyorum, Karamürsel Devlet Hastanesi acil servisindeyim, gece ilerleyen saatler. Çeyrek asırdır belediyeyi, ilçeyi yöneten bir belediye başkanı acile giriyor, ne personel, ne gişe görevlisi tanıyan yok. Alıyor sırasını, bir süre bekliyor, bakıyor sıranın geleceği yok, kimsenin iplediği yok kızıyor, basıp gidiyor.
Aslında bu bile, etrafında şakşakçıları olmadığı zaman ne büyük bir acziyet yaşadığının en büyük kanıtı ama anlayana.
www.baskanyildirim.com.tr üzerinden muhteşem bir eser yayınlayacağım. Nasıl geldi, nasıl gittiği ile alakalı. Muhteşem bilgi, belge ve röpörtajlar ile... Elimdeki verilerden dolayı kimsenin zarar görmesini istemediğim için koltuk gittikten sonrasına saklıyorum sürprizimi.
Her neyse, gelelim hastanemize.
Son altı aydır şaşalı bir şekilde açılışının yapıldığı sanılan hastane ek binamız, küçücük prosedürler nedeniyle açılamıyor.
"Yok artık, sanki muhalefet belediyesi bu kadar da abartma, Ercan Bey" dediğinizi duyar gibiyim ama yok, yok, cidden küçücük prosedürler yüzünden açılamıyor.
"E o zaman bu siyasiler neyin şovunu, pardon açılışını yaptı?" diyeceksiniz. Demeyin. Size satırlardır anlattıklarımın özeti aslında çok şey yapılıyor gibi gösterilip, hiç bir şeyin yapılmaması...
Vel hasıl işinde, hayatında başarı elde edememiş vasat, aç gözlü, görgüsüz insanları seçerseniz, onlar reklam yapıp şaşa içinde arap krallar gibi yaşarken siz hasta olduğunuzda muayne olacak doktor bile bulamazsınız...
Bu ilçede en güzel yapılan şey reklam olduğunu hala anlayamadıysanız, yuh diyorum.
Yahu, dünyada bir ilk, dalgıç kurtaran belediye başkanımız var. Gazoz ağacı mı yahu...