GENELEV - Ercan Buber

GENELEV


Genelev

Küçük kasabanın birinde bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, bir genelev inşa etmeye başlamış. İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler. Ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar.

Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu genelev için her gün beddua etmekten öteye geçememiş. İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş. Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler.

Genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direkt veya indirekt olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddiası ile camiye karşı tazminat davası açmış.

Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler. Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler. Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkeme günü geldiğinde hakim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp:

– Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum, demiş.

Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var.

-Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi,

-Diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati…!

Aynen günümüzde olduğu gibi kimi dinsizlerin menfaat ve çıkarları uğruna nasıl dindar gözüktükleri ile kimi dindarların çıkarları uğruna nasıl dini inkar ettiklerinin hikayesidir. (Alıntı)

 

İlçenin hali aynı bu şekilde!

Dünün hırsızları, arsızları, ayyaşları, müptezelleri, sapıkları bugün hayalini bile kuramayacakları bir mevkie gelince, yâda sakal bırakınca, dinini yaşayan bir top model edası ile boy gösteriyor.

Milletin rızkına, karısına, kızına göz koyan sapıkları görünce nevrim dönüyor.

Birde onlarında kız evlatları olduğunu duyunca, hepten nevrim dönüyor!

Hayatlarındaki her şeyleri göstermelik olan bu mahlûkların şeref ve onurları Amerikan Doları ile eşdeğerde.

Adamlıkları ve abilikleri sadece ağızlarındaki sözcükler kadar küçücük!

İşleri, güçleri, milletin rızkında.

Ellerine düşen kişilerin hayatını zindan etmekte!

Nasıl daha çok zarar verebiliriz çevremizdeki insanlara ve dostlarımıza diye deli gibi çaba gösteriyorlar!

 Ne dinleri, ne imanları nede inandıkları bir şey var!

Tek taptıkları para, para, para…

Namus, şeref, onur, karakter, insanlık, babalık her şey göstermelik…

Her şeye hükmetmeye alışan bu mahlûkların para ile satın alamadıkları kişilerin olması, onları çıldırtıyor.

Zamanında kendilerini paraya sattıkları için, sanıyorlar ki, herkes her şey kendileri gibi satılık!

Birde onlara tapan, gücü Allah (cc) daha üstün gören.

Onurları, şerefleri, haysiyetleri, adamlıkları olmasa da, güç, makam ve para için her dönemde bukalemun gibi her şekle girebilen pantolonla gezen mahlûklar var!

Ama unuttukları çok önemli bir şey var!

Hayatlarını kararttığı, ekmek parası ile oynadığı küçücük kızlardan haberim yok!

Sapıklıklarından haberim yok!

Ben bel altı vurmuyorsam o benim adamlığımdan, ama siz milletin rızkı ile oynayın ’da bakın kimin kaybedecek daha çok şeyi var!

Hayatında mermi yememiş, ceza yatmamış adamın aslan gibi kükremesi gayet normal, eğer insanlar eyvallah diyorsa bunu bir daha düşünün, eyvallah her koşulda başka anlam içerir çünkü!

Aldığı avantalardan (hediyelerden) ortak olduğu şirketten, kimsenin hiçbir şeyden haberi yok zaten!

Çevresinde zulmettikleri ve ona biat etmek “ZORUNDA” kalan kişilerin her şeyin farkında olduklarını her zaman unuttuğu gibi yine unutuyor!

Bilmesi gereken kişilerin, aslında birçok şeyi bildiklerini unutuyor!

O Sümen altı olan evrakların bir nüshasının zamanı gelince hayatını karartacağını unutuyor!

Dünün ”Karun” kadar zenginlerinin bugün bir çay parasına muhtaç kaldıklarını unutuyor!   

Zannediyor ki, en zeki kendisi!

Milletin ekmeği ile oynamaya devam et!

O kendini zor tutan insanlardan biri elbet villanın birinde senin de elini sıkar.

Güç öyle tehlikeli bir hastalıktır ki, en güçlü olduğunuz an, kendinizden en emin olduğunuz an, bir anda filim kopar.

Her şeyin bir sonu vardır…

İnsanın bir anda sahip olduğu her şey, bir anda gider…

Zaman gelince ne uzanan bir el kalır, nede gidecek yer, ne sokağa çıkacak yüz!

Ama satın alınamayan kalemler, her daim güçlenerek yazar…

 

  

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI