Muhafaza-kâr Karamürsel.... - Ercan Buber

Muhafaza-kâr Karamürsel....


Gündelik yaşamda sıkça kullandığımız bir kavramdır, muhafazakârlık. Tutum ve davranışlardan, inanç ve siyasal yaklaşımlara kadar birçok alanda karşımıza çıkar. Peki, nedir Muhafazakârlık?

 

“Muhafazakârlık, var olan durumu koruma amacını güden düşünce tarzı. Toplumun değişmesine karşı direnç gösteren, toplumsal-kültürel değerlerin korunmasını savunan sağ kanat siyasi ideoloji” olarak açıklanıyor wikipedia’da.

 

 

Devamında ise “Muhafazakârlığın var olan kazanımlar ve değerleri koruma şeklinde bir yanı da vardır. Bu açıdan bakıldığında, herkes, solcular dahil, istedikleri toplumsal düzen gerçekleştiğinde muhafazakârlaşabilirler” diyerek, Sovyetler Birliği’ndeki Stalin rejimini, Troçkistlerin muhafazakârlaşmakla suçlamalarını örnek olarak gösteriyor.

 

Muhafazakâr Düşünce dergisinin web sitesindeki “Muhafazakârlık Nedir?” başlıklı yazısında Bekir Berat Özipek, muhafazakârlığın iki ayrı anlamda kullanıldığını, bunlardan ilkinin tutum, ikincisinin ise fikir ve siyasi ideoloji olduğunu belirtiyor.

 

Fikir ve siyasi ideoloji olarak muhafazakârlığın tanımını ise “insanın, akıl, bilgi ve birikim bakımından sınırlılığına inanan, bir toplumun tarihsel olarak sahip olduğu aile, gelenek ve din gibi değer ve kurumlarını temel alan, radikal değişimleri ifade eden sağ ve sol siyasi projeleri redderek ılımlı ve tedrici değişimi savunan ve siyaseti, bu değer ve kurumları sarsmayacak bir çerçeve içinde sınırlı bir etkinlik alanı olarak gören bir düşünce stili, bir fikir geleneği ve bir siyasi ideolojidir” şeklinde yapıyor.

 

Muhafazakâr düşüncenin Fransız Devrimi’nden sonra ortaya çıktığını ve ilk savunucusunun da devrime karşı olan İngiliz düşünür Edmund Burke olduğunu belirtip, konumuzu toparlayalım.

 

Çünkü, buradaki amacımız muhafazakâr düşünceyi anlatmak ya da eleştirmek değil, günlük yaşamda sıkça karşımıza çıkan muhafazakâr kavramını, özellikle kendisini bu doğrultudatanımlayan siyasetçiler ve onların takipçileri üzerinden değerlendirmektir.

 

 

Zihinlerinizi yormak istemiyorum ama ben burada kendi kafama takılan ve anlamakta zorluk çektiğim bazı noktaları sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunu, bir tür zihin jimnastiği olarak da görebilirsiniz.

 

Evet, başlıyoruz: İlçemizdeki  muhafazakârlar, neyi muhafaza ediyorlar?

 

 

 

Karamürseli  yöneten muhafazakârlar, tarihimizin önemli tanıklarından ve simgelerinden biri olan Osmanlı döneminden kalan ve Türkiyedeki ilk Kumaş fabrikası olan ve geriye sadece Tarihi bacası kalan  baca’yı, çöp konteynırları dayayıp ve çöplük yaparak  neyi muhafaza ediyorlar ?

 

Karamürselin  tarihsel ve doğal dokusu hızla yok olurken. Her yer mantar gibi inşaat olurken. Karamürselde neyi muhafaza ediyorlar ?

 

“Ormanımdan bir dal kesenin, kolunu keserim” diyen padişahıyla övünen muhafazakârlarımız, orman arazilerini 2B adı altında talan ettirirken neyi muhafaza ettiklerini düşünüyorlar acaba ? 

 

Vatanseverliğinden, milliyetçiliğinden asla kuşku duymayacağımız muhafazakârlarımız neden hiçbir doğa mücadelesinde yer almıyorlar ? Karamürselin simgesi olan balıkçılarımız ve limanımızı yok etmeye çalışarak neyi muhafaza etmek istiyorlar ?

Bu listeyi daha da uzatmak ve farklı alanlardan örnekler vermek mümkün. Ama gerek yok.

 

Benim bulduğum yanıt, kavramda değil ama sözcüğün içinde gizli: muhafaza – kâr!

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI