YÖNETEN & YÖNETİLEN İLİŞKİSİ - Ender Gökçe

YÖNETEN & YÖNETİLEN İLİŞKİSİ


YÖNETEN & YÖNETİLEN İLİŞKİSİ

 

İşin enteresan tarafı nedir biliyor musunuz ?..

 

Yöneteni biz seçeriz… Yani yönetilenler…

 

Amaç nedir ?... 

Duruma göre değişir ama genelde Günah Keçisi olmaya aday olanlar arasından tercih yapmak olarak açıklanabilir.

 

Aslında o adayların hepsinin amacı hizmet etmektir. 

Şu ya da bu şekilde onların genlerinde böyle bir iştah vardır. 

Tabi herkesin yönetim biçimi farklı olmakla birlikte genel olarak bakıldığında herkesi memnun etmek imkânsızdır.

Hem yöneteni seçenler ve hem de kendi istediği seçilmeyenler sürekli şikâyet edip eleştirirler yöneteni ve altındaki ekibi.

 

Peki, siz hiç yönetici oldunuz mu? 

Oturduğumuz apartmanda bile yönetici seçileceği zaman o toplantıya gitmemek için öyle bahaneler uydururuz ki.

Türk’ün zekâsına hayret etmemek elde olmaz. 

O zaman bu işe gönül koymuş insanlara yardım etmek yerine asla yönetici olamayacak bir insanı ya da topluluğu desteklemek adına, yapılan onca hizmeti veya biz uyurken çalışan insanların emeğini yok saymak niye?

 

Tercih edilen insanın bir bilgisayar olduğunu düşünme ütopyası, fikir ayrılığı zurnasının son deliği bile olmayan vasıfsız topluluğun hazımsızlığıyla var olur ve aynı hastalıklı düşünceyle yaşatılmaya çalışılır. Ancak demokrasinin gerçekleri bu gibi sorunlu insanların suratına defalarca vurur vurur vurur… Yetersizliklerin getirdiği karanlık sonuçsuzluklar, yıllarca üst üste yaşanan bozgunlar bile bu kaos yaratma grubunu engellemez. Çünkü var olma ve beslenme kaynakları budur.

 

Her defasında yenilmelerine rağmen dava denilen altı boş bir kelimenin etrafında aynı ampulün çevresinde orada neden dolandıklarını bilmeyen sinekler gibi konamadıkları, üzerine basamadıkları onlara göre içine girilmesi imkânsız bir ortamın kenarlarından tırtıklamaya çalışarak yıllarca sürünüp dururlar. Sürekli eleştiri ve söz sahibi olma gayreti şu anda olduğu gibi onları galeyana sürükler, karanlığa iter ve savundukları dava denilen şeyle ters düşmelerine sebep olur.

 

Özgür ruhlu ve demokratik insanlar, eğer art niyetli değillerse karşılaştıkları haksızlıkları, gördükleri hataları ya da yönetenin yanlışlarını daha sonra kullanmak üzere bir kenara yazmazlar. Olay gerçekleştiği anda tepkilerini ortaya koyar ve düzeltilmesini isterler. Bu haksızlıklar, hatalar ya da yanlışlar zamanı geldiğinde kullanılmak üzere saklanırsa, beklenen zaman geldiğinde hedef olan yönetici değil bu durumu seçim gibi zamanların arifesinde kullanmaya çalışanlar olur. Çünkü insanlar sadece bir ağacın değil ormanın durumunu değerlendirecektir.

 

Ezcümle;

 

Hatasız kul olmaz.

Ancak hataya altına imza atarak ortak olanların şimdi söyledikleri de kabul görmez.

Demir tavında dövülür.

Soğuduktan sonra o demiri dövmek için normalinde çok daha yüksek ısı gerekir…

O sıcaklık samimiyetten ortaya çıkar…

Ben o samimiyeti görmüyorum.

Siz görüyor musunuz?

 

Eyvallah…

Sevgiyle kalın…

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
10Şub

CANLI YAYININ ARDINDAN

03Ara
25Kas

SEÇİME DOĞRU

23Ağs

ŞİMDİ TÜRKİYE ZAMANI…

13Ağs