Mübarek Kurban Bayramınızı en samimi duygularımla kutluyorum, tebrik ediyorum.
Önemli olan, yılda zaten iki tane olan bayramın değerini bilmek , hissiyatına varmak.
Sabah bayram namazında babanın dizinin dibinde uymak, hazır olan imama.
Ve dua etmek, şükretmek bu bayramı da babamızın gölgesinde geçirmemize izin verdiği için mevlaya. Sonra camiden çıkıp mezarlıklara gitmek. Yaşam mücadelesinden fırsat bulup ta gidemediğimiz, oturup iki satır sohbet edemediğimiz yaşam mücadelesi kaygısı kalmayanların istirahat ettiği o nemli, gölgeli, mermer taşlarda okumak bile istemediğimiz isimlerin yazdığı huzur ve keder dolu yere gitmek. Her birinin başında, belki aklımızdan olmaz şeyler geçerken göz pınarlarımız dolu dolu, ağlamamak için kendimizi kandırdığımız o sahte gülüşlerle bir Fatiha okumak. Çıkışta, yanındaki yetmiş yıllık çınara uzanan ellere ona duyulan saygı sayesinde ortak olmak. Sıcak ekmek ve gazete alıp kırk altı senedir seni bir an bile yalnız bırakmamış bir meleğin, annenin hazırladığı kahvaltı sofrasına oturmak.
Allah kimsenin ağzının tadını, düzenini, sağlığını bozmasın.
Bu bayram vesilesi ile bir kısım insanın ülkemizin içerisinde bulunduğu durumu daha iyi idrak etmesini diliyorum. Bindiği dalı kesmek kimseye fayda getirmez. Bir konuda eleştiri yapmak için o konu hakkında eleştirdiğiniz sorunun çözümünü önerebiliyor olmanız gerekir. Sadece eleştirirseniz bir yere varamazsınız. Hayatta yapacaklarınızı planlamadan hareket ederseniz, az sayıda bile olsa insanlar size inanıp, güvenip kendi konumlarını ortaya koyup sizi desteklemeye başladığında geri dönmek için geç kalmış olursunuz. Siyaset çok başka bir platformdur. Mutlaka insanların kendisine güvenmesi güzeldir. Ancak alt yapınız olmadan hatta Voltran’ı oluşturacak kadar sağlam parçanız olmadan yola çıkarsanız bir anda neye uğradığınızı şaşırır ve hiç kimse olarak ortada kalırsınız. Ondan sonra sağa sola sarmaya çalışmanız bir şey ifade etmez, kimse de sizi dinlemez. Olmayacak duaya amin demenin kimseye bir faydası olmadığı gibi zararı çok ağır olur.
Bu bayram yazısında ki ez cümle bazılarına ağır gelir. Fakat söz söylenmeden yol gözükmezmiş.
Demem o ki ;
Bu ülkeyi yöneten adamın yaptığı değişiklikler bana hala kendisinin yerini alacak bir aday bulamadığı hissini uyandırıyor. Küçük muhalefet partisiyle yakınlaşma sebebi de adı ana muhalefet olmasına rağmen aslında hiçbir işe yaramayan büyük muhalefet kurumuna karşı sandalye sayısını artırıp bir takım isteklerini meclisten geçirmek gibi sığ bir amaç taşımıyor.
Ben diyorum ki bu ülkeyi yöneten adam Devlet Bahçeli’yi Cumhurbaşkanı yapar. Kendisi de tekrar partisinin başına geçip Başbakan olur.
Bu konuya biraz kafa yormakta fayda var.
Ben ve saz arkadaşlarım huzurlarınızdan ayrılırken, en güzel bayram tatilleri sizin olsun. Haftaya aynı gün ve aynı köşede buluşmak üzere….. Hoşçakalın…
