Karamürsel köylüleri Tayyip Erdoğan'a seslendi

Karamürsel, Kızderbent mahallesinin katledilmesini istemeyen Karamürsel halkı Recep Tayyip Erdoğan'a seslendi.

Karamürsel'de yapılması planlanan doğa katliamına ilçe kaymakamı Osman Canbaba ve belediye başkanı İsmail Yıldırım müdahale etmeyince ilçe halkı çaresizliklerini, Cumhur başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenmekte buldu.

Bir çok vatandaşın Cimer üzerinden şikayet ettiği taş ocağı için son olarak, Kızderbent köy derneği bir açıklama yaptı.

Köyümüzde yapılmak istenen taş ocağı ile ilgili ÇED raporu bakanlık görüşüne sunulmuştur. Onay süreci devam eden ÇED raporu üzerinde 3 Şubat 2021 tarihinde İDK (İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu) toplantısı yapılacaktır.

Bu toplantıda halkın konu üstündeki itirazları görüşülecektir. Dernek olarak konunun arkasında olduğumuzu tüm halkımıza bildiririz. Konu ile ilgili desteğini açıklayan herkes başımızın üstündedir. Basın bültenimizi aşağıda bulabilirsiniz.

KIZDERBENT'TE TAŞ OCAĞI İSTEMİYORUZ!

Yalova il sınırları içinde yapılması planlanan Karadere sulama ve Kınalı içme suyu barajlarına malzeme temin etmek için köyümüzde, yani Karamürsel'in Kızderbent Mahallesinde bir taş ocağı açılması planlanıyor.

Bütün Kızderbent halkı bu taş ocağının açılmasına karşı. Siyasi partilerin Kocaeli'deki temsilcilerinin neredeyse tamamı ve birçok sivil toplum kurumu bu konuda köy halkını destekliyor. Taş ocağını istemiyoruz çünkü: Oldukça kurak ve su kaynakları kısıtlı bir köy olan Kızderbent'in çok önemli su kaynaklarından biri olan Aktoprak deresi üzerine yapılacak ve bu dereyi kurutacak.

Dere kıyılarındaki tarım arazileri susuz kalacak ve buradaki tarım faaliyetleri bitecek. Aktoprak deresinin ve bu dereye su temin eden ormanlık vadinin tam üzerine yapılacak taş ocağı içindeki canlılarla birlikte ormanın yok olmasına sebep olacak. Köyün merasının büyük bölümü bu derenin çevresinde ve ocak sahası civarında olduğundan mera kullanılamayacak, köyün en önemli geçim kaynağı olan hayvancılık bitme noktasına gelecek.

16 saat vardiyalı çalışması planlanan taş ocağındaki yoğun patlatma faaliyetlerinin yaratacağı gürültü ve 3.5 şiddetinde depreme eş sarsıntılar hem insanları hem de hayvanları çok olumsuz etkileyecek.

Hayvanlarda düşük yapma ve sütten kesilme gibi etkileri olacak. Ocaktan çıkarılacak andezit kayası içindeki demir, aluminyum, manganez ve benzeri ağır metaller çamur halinde Aktoprak deresinden aşağı akacak.

Deredeki doğal yaşamı bitirecek. Karıştığı Kızderbent deresiyle birlikte 6 köyün içme suyu tesisinin bulunduğu İSU İçme Suyu Arıtma tesisindeki suyu kirletecek, halk sağlığını tehdit edecek. Yoğun tarım yapılan Soğuksu ve Altınova gibi bölgeleri de kirleterek denize dökülecek.

Hakim rüzgarlar ocağın yapılması planlanan yerden köye doğru estiği için, ağır metallerin karıştığı tozlar bölgede akciğer kanseri, astım gibi ciddi solunum yolu hastalıklarına sebep olacak. Taş ocağının yapılması planlanan bölgenin güneyinde kalan ve doğrudan köye inen çıplak ve dik tepede hafif bir heyelan çıplak gözle bakıldığında bile görülmektedir. Yoğun yağışın olduğu dönemlerde ocakta yapılacak patlatmaların yaratacağı sarsıntı bu tepe üzerindeki heyelanı harekete geçirebilir ve köyü ciddi tehdit altına sokabilir.

Bizim kıt sularımızı daha da azaltmadığı, çevreye zarar vermediği sürece yapılmasına itirazımız olmayan barajların malzeme ihtiyacının yakın çevrede zaten faaliyette olan mevcut taş ocaklarından karşılanmasını ya da yerleşim yerlerinden uzak, dereleri, meraları ve orman alanlarını kirletmeyecek başka bir yer belirlenmesini talep ediyoruz.

Bir yerlerin su ihtiyacı başka yerleri susuz bırakarak, her bakımdan yaşanamaz hale getirerek karşılanamaz. Bütün bu itirazlarımızı, ön ÇED raporunun yayınlanmasının ardından 2020 yaz aylarında Çevre Bakanlığı ve DSİ 1. Bölge Müdürlüğü başta olmak üzere ilgili tüm kurumlara iletmiş, hazırlanmakta olan ÇED raporunda itirazlarımızın dikkate alınarak projenin taşocağı ayağından vazgeçilmesini talep etmiştik.

Ancak Ocak ayında yayınlanan ve 3 Şubat 2021 tarihinde yapılacak İDK toplantısında görüşülüp karara bağlanacak ÇED raporunda bu itirazlarımızın biri hariç hiçbirinin dikkate alınmadığını üzülerek gördük. Sadece Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin, 4. Maddede bizim de dile getirdiğimiz itirazına cevap verilmeye çalışılmış ve alınacak bir dizi önlemle taşocağının Aktoprak deresine vermesi kaçınılmaz olan zararın asgaride tutulmaya çalışılacağı belirtilmiştir.

Bahsi geçen önlemlerin hiçbir bilimsel geçerliliği olmadığı gibi diğer itirazlarımız cevap verilmeye bile değer görülmemiştir. Çevre Etki Değerlendirme başlığı taşıyan bir raporda, planlanan taşocağının imara açık alanı (raporda iddia edildiği gibi 1300 değil) 800 metre ötesinde başlayan Kızderbent köyümüzün doğal çevresi ve beşeri hayatı üzerinde yaratacağı etkiye, daha doğrusu tahribata dair hiçbir değerlendirme yapılmaması şaşırtıcı ve üzücüdür.

Taşocağından vazgeçilmesi bu oldukça büyük projenin hayata geçirilmesinin önünde bir engel gibi sunulamaz; barajların inşaatında kullanılacak malzemenin civardaki diğer taşocaklarından temin edilmesi mümkündür, hatta en makul seçenektir. Maliyetlerin biraz daha artacak olması, çevreye geri dönüşsüz büyük zararlar vermenin, bir köyün hayatının sona erdirilmesinin gerekçesi olamaz. Biz Kızderbent'te yaşamaya devam etmek istiyoruz! Yapılacak İDK toplantısında itirazlarımız dikkate alınmalı ve projenin Kızdarbent'te taşocağı açılmadan devam ettirilmesi yönünde bir karar çıkmalıdır.

Tüm kamuoyundan bu haklı ve meşru mücadelemize destek olmasını, sesimizin duyurulmasına yardım etmesini rica ediyoruz.

Bakmadan Geçme